Aşk Ölümden Uyanıştır – Tess Gerritsen

Aşk Ölümden Uyanıştır

Evde okumayı bekleyen iki Tess Gerritsen kitabım daha var tehlikenin farkında mısınız?
Hazır hızımı almışken benimkinden bir kitap daha okuyayım dedim ve Aşk Ölümden Uyanıştır’ı okudum.. Yine işin içinde aşk meşk işleri var o konudaki düşüncemi bir önceki paylaşımda dile getirmiştim; ama bu sefer gerilim yaratan kısmı daha çok sevdim. Okurken işte bu bizim bildiğimiz Tess dedim.. (Benim gibi sevenler ne demek istediğimi anlayacaktır.) Yine çok akıcıydı, reading sump olanlara birebir bu kitaplar.. Daha da tüyler ürpertici olsaydı tadından yenmezdi bu haliyle biraz nasıl desem çerezlik olmuş. (Bu kelimeyi kullanmayı hiç sevmesem de) Her kitabını öneriyorum biliyorsunuz ama gerçek bir Tess Gerritsen kitabı okumak istiyorsanız Rizzoli&Isles serisinden vazgeçmeyin. Eğer daha önce hiç okumamışsanız başlangıç kitabınız da Cerrah olsun..
#kzlgezegenöneriyor

Karanlığın Ayak İzleri – Tess Gerritsen

Karanlığın Ayak İzleri


Uzun zaman sonra nihayet bir kitap bitirebildim.. Çünkü yine hiçbir şey okuyamadığım bir dönemdeydim ve ben böyle dönemlerde çareyi hep iki gözümün çiçeği Tess Gerritsen’da ararım.. Bu sefer de öyle yaptım ve Karanlığın Ayak izleri kitabını okudum. Bu kez işin içinde tıbbi gerilimden farklı olarak seneler önce üstü kapatılmış bir cinayet, istihbarat ajanları, kiralık katiller var.. Bu zamana kadar hiçbir Tess Gerritsen kitabından pişman olmadım, her birini büyük bir keyifle okudum. Bu kitap da sürükleyicilik açısından benden geçer puanı aldı. Ancak ben yazarın kitaplarında hep bildiğim, alıştığım dokuyu arıyorum. O düşmeyen gerilimi, her sayfada bir diken üstünde olma halini, mesleki bilgilerini de işin içine dahil etmesi olayını seviyorum. Romantizm, aşk meşk işlerinin olması beni olaydan koparıyor ve bana göre yerini bulamıyor. Sırıtıyor o kadar güzel konunun arasında. Yani düşünün tam gerilmişim, heyecan doruk noktaya ulaşmış, olaylar karışmış; karakterler sevgili olmaya çalışıyor. Flört ediyor. Kıskançlık krizi yaşıyor filan.. Neden yani? Neyse yine de benim canım yazarım kendisi ve iyi ki okudum..
#kzlgezegenöneriyor

Bir Garip Cindi Zümrüdüanka – Ali Teoman

Bir Garip Cindi Zümrüdüanka


Bir Garip Cindi Zümrüdüanka, Ali Teoman ile tanışma kitabım oldu.. Kısa ve aksiyonlu bir yeraltı romanı diye tanımlanmış arka kapak yazısında. Gerçekten de benim daha önce aşina olmadığım bir anlatım tarzı ve üslupla yazılmış kitap. Anlatıcımız İsmail’in ağzından onun hayatına ortak oluyor, girip çıktığı yerlerde biz de dolaşıyor, hissettiklerini biz de hissediyoruz. Belki de yazar bunu hedeflediği için romanın dili bu bodoslama girdiğimiz hayata uygun şekilde argo, yer yer küfür ve mahalle ağzı konuşması şeklinde.. Bu tarz üslupla yazılmış kitapları sevmeyenleriniz olabilir. Kitabın başında alışmakta zorlanabilirsiniz ama kitap akıcı ilerliyor ve tarzına çabuk alıştırıyor diyebilirim.. Dediğim gibi benim daha önce böyle bir kitap okuma deneyimim olmamıştı. Yazarın diğer kitapları nasıldır bir bilgim yok. İlgisini çekenler bir şans verebilir..

Hasat – Tess Gerritsen

Hasat

En büyük hayalin, en büyük kabusun olabilir. Ne istediğine dikkat et. Çevrendeki kimseye güvenme. En yakınına bile..

Abby, Byside Hastahanesi’nin Cerrahi servisinde görev yapan başarılı bir asistan doktor.. Kariyerinde emin adımlarla ilerliyor. Hastahanenin organ nakil ekibine girmek ise en büyük hayali.. Hiç hesapta yokken eline altın tepsine sunulan bu fırsat, onun için bulunmaz bir nimet ve arkasında yatan sebebin ne olduğunun hiçbir önemi yok. Ancak organ nakli konusu hele de işin içinde zengin hasta yakınları varsa kuralına uygun ilerlemiyor.. Nakil sırasındaki ufak bir değişikliğin peşine düşen Abby kendini büyük bir tehlikenin ortasında, organ ticaretinin göbeğinde bir tehdit unsuru olarak buluyor.. Tess Gerritsen, adını dünyaya duyuran romanı Hasat’ta hem yazarlık ustalığını hem de doktorluk bilgilerini konuşturmuş, ortaya muazzam bir roman çıkarmış. İlk sayfadan itibaren tansiyon bir an bile düşmüyor, sayfalar akıp gidiyor. Tess Gerritsen okumak bana her zaman çok iyi geliyor. Yine yanıltmadı, yine gerilimi düşürmedi, yine yaptı yapacağını.. İyi ki okudum dediklerimden ve elbette ki sonuna kadar tavsiye ettiklerimden.. #kzlgezegenöneriyor

Teresa ile Laura – Juan José Millás

Teresa ile Laura

Arka kapak yazısını okuduğumda ilgimi çeken bir kitabın yorumuyla geldim bu kez.. Alalı epey oldu, okumak şimdiye kısmetmiş.. Kitap bir yayınevinde çalışan Julio Orgaz’ın ruh doktoruna gitmesiyle başlıyor. Terapiler sonrası uğradığı parkta Laura adında bir kadınla tanışan Julio Orgaz tanıştığı kişinin tedaviye gittiği ruh doktorunun karısı olduğunu bilmeden ilişkisini ilerletiyor.. Kitap gerçekten çok sürükleyici bunun yanında sorguladığı kavramlar ve ruh tahlilleriyle de oldukça ilgi çekici. İnsan beyninin ve ruhunun en karanlık köşelerini, gerçekle hayal arasındaki bocalamaları anlatırken bir yandan da edebiyata ve yazma eylemi üzerine atıfta bulunmuş yazar. Yani bir anlamda kurgu içinde ayrı bir kurgu oluşturmuş. Bazı kelimelerin çevirisinin beni zorlaması dışında keyifle ve ilgiyle okudum.. #kzlgezegenöneriyor

2

Yabancı – Albert Camus

Yabancı

Yabancı, Albert Camus’nün ilk ve en çok ses getiren yapıtı.. Roman kahramanı Meursault bir adamı öldürdüğü için değil, sırf toplumun ondan beklediği tepkileri vermediği ve kalıplara uymayı reddettiği için ölüm cezasına çarptırılıyor.. Dış dünyayla arasına koyduğu mesafe, olaylara getirdiği farklı bakış açısı, tepkisizliği ve bu sebeple toplumla çatışması yüzünden geri kalan herkesin gözünde o bir “yabancı..” Ve kimse bunun bir tercih olabileceğini düşünmüyor, hatta herkes bunu bir ayıp olarak görüyor, onu sonuna kadar yargılama hakkını kendinde buluyor.. Camus, Meursault üzerinden birey ve toplum çatışmasını, toplumun dayattığı davranışları ustalıkla eleştirmiş.. Severek okudum, tavsiyemdir..??
#kzlgezegenöneriyor

1

Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk

Masumiyet Müzesi

“Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.”
Bu cümleyle başlıyor Masumiyet Müzesi.. Bu cümleyle başlıyor Kemal’in uzak akraba kızı Füsun’a olan saplantılı ve derin aşkı, tutkusu, takıntısı.. Kemal’in hislerini sadece aşk diye adlandıramıyorum zira kitap boyunca en çok kavga ettiğim, en çok eleştirdiğim karakter oldu kendisi. Ve onunla anlaşmam uzun zaman aldı. Kendine, ailesine, arkadaşlarına, Sibel’e, Füsun’a yaşattığı haksızlığa aşk diyip geçemiyorum bu yüzden.. Aslında kitap boyunca Kemal dışında Sibel’in ve Füsun’un da yok artık dediğim durumları oldu.. Ama kitap öyle bir yola girdi ve öyle beklenmedik (en azından benim için hiç beklenmedik) bir sonla bitti ki, karakterlere olan bakış açım değişti desem yalan olmaz.. Sonunda “Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım” dedi ya Kemal, o an içimde bir şeyler yumuşadı sanırım.. Genel anlamda harika bir kurgu, harika bir hayal gücü, her biri başarıyla akışa yerleştirilmiş karakterler ve olay örgüsü.. Kitap inanılmaz akıcı. Gözü korkan varsa hiç korkmadan başlasın nasıl bittiğini anlamayacaksınız. Orhan Pamuk bir kez daha fethetti kalbimi, bir kez daha hayran bıraktı kalemine.. Müzeye gelince, İstanbul ziyaretimde müzeyi kısa süre de olsa gezmiştim çok merak ettiğim için. Ama kitabı okumadan gitmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum şu an. Her zaman için önce kitap, sonra müze ziyareti etkileyicilik açısından çok daha yerinde bir sıra olur. Bu demektir ki gerekli şartlar oluştuğunda müze yeniden ve bu kez çok farklı bir bakış açısıyla uzun uzun gezilecek.. #kzlgezegenöneriyor

Ben, Ninem, İliko ve İlarion – Nodar Dumbadze

Ben Ninem İliko ve İlarion

Bu kitap, saf ve iyi yürekli yetim Zuriko’nun hem hüzünlü hem sıcacık olan hikayesi.. Çocukluğundan genç bir delikanlı oluşuna dek başından geçen olayları dudağınızdan hiç silinmeyen bir tebessümle okuyorsunuz.. İliko ile İlarion’un bitmek bilmeyen kavgalarında ve çekişmelerinde bir İliko’ya bir İlarion’a hak verirken buluyorsunuz kendinizi.. Ve ninenin sevgisinde, korumasında, çok yakınınızdan birinin varlığını hissediyorsunuz.. Kendinden yaşça büyük insanlarla dost olan, aile olan, hayattaki her şeyi bu insanlar olan Zuriko’nun kendine kurduğu dünyayı severek okuyacaksınız. #kzlgezegenöneriyor

Sefiller – Victor Hugo

Sefiller

“Uyuyor. Tuhaf bir kaderi olmasına rağmen yaşadı
Meleğini kaybedince ölüp gitti
İşler kendiliğinden olup bitti
Tıpkı gündüzün yerini gecenin alması gibi.” Kürek mahkumu Jean Valjean’ın acı ve hüzün dolu hikayesi bir somun ekmek çalmasıyla başladı.. Ama onu merhametli Jean Valjean yapan şey iki adet şamdan.. Hayatı boyunca hiç yanından ayırmadığı ona aslında kim olduğunu,ne olduğunu,kalbini,vicdanını hatırlatan o iki şamdan.. Sefiller öyle bir kitap ki sizi savaşın gölgesinden alıp kürek mahkumlarının yaşantısına, birbirinden farklı iki anneyi bir arayan getiren kaderin acımasızlığına,iyiyle kötünün bitmek bilmeyen mücadelesine,lağım çukurlarına götürüyor, birçok duyguyu aynı anda yaşatıyor. Basit bir kürek mahkumluğu ve hırsızlık hikayesi olduğunu düşünenler kesinlikle yanılıyor.. Sefiller çok katmanlı, çok değerli bir klasik.. Seneler önce hatırlamadığım bir yayınevinden kısaltılmış basımını okumuştum, tam metin haliyle bir kez daha okumak bu sene yaptığım en iyi şeylerden biri oldu.. Sayfa sayısı ve iki cilt oluşu asla gözünüzü korkutmasın. Bu kitabı okumak size tarif edilemez bir deneyim yaşatacak.. 

Not: Kitabı bitirdikten sonra vakit kaybetmeden 6 bölümlük dizisini de izledim.. Kitap da dizi de yüzde yüz tavsiyemdir.. #kzlgezegenöneriyor

En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın – Can Gürses

En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın

“Her mutsuz aile birbirine benzer ama her mutlu ailenin kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.” En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın.. Sadece ismiyle bile farklı bir kitap olduğunun sinyalini veriyor.. Uzun zamandır listemdeydi ancak basımı olmadığı için alamıyordum. Ayrıntı Yayınları’nın bastığını görür görmez aldım.. Bu arada kapak tasarımını da çok beğendiğimi söylemeliyim.. Can Gürses, 2007’nin güneşli bir Ocak gününde, Deryadil ailesini anne Edibe’nin hazırladığı sofra başında bir araya getiriyor. Birbirlerinden çok farklı hayatlara ve bakış açılarına sahip aile üyeleri birbirlerini diğerinin sevmediği yemek üzerinden anlatır. Bu anlatıma yer yer aileye tanıklık etmiş eşyalar da katılır. Ve böylece bir aile tarihi,kırgınlıklar,özlemler, sevgiler,bastırılmış benlikler,diplerdeki duygular ortaya çıkar.. Severek okudum ve siz de okuyun istiyorum.. #kzlgezegenöneriyor