Küçük Çiçek – Iosi Havilio

Küçük Çiçek


“korkma
bir kalbin derinliklerinden koparılan
küçük bir çiçek
asla ölmez!”
Adını, Sidney Bechet’in 50’lerin ünlü caz klasiği Petit Fleur’ünden alan Küçük Çiçek sarsıcı, kışkırtıcı, etkileyici bir roman.
Çok sakin başlayıp birkaç sayfa ilerledikten sonra farklı bir kitap okuduğunuzu hemen anlıyorsunuz. José’nin defalarca tekrar eden rahatsız edici bir seremoni haline gelen eyleminin arkasında yatan dürtüyü, değişken ruh halini, karısı Laura ile olan ilişkisini resmen José’nin zihninin içindeymişçesine okuyorsunuz.
Iosi Havilio Küçük Çiçek’i tek bir paragraf halinde yazmış. Başka bir kitap olsa bu durum okumayı zorlaştırır ve yavaşlatırdı belki ama bu kitapta durum tam tersi. İlk cümlelerden itibaren olayın içine düşüyor ve hiç kopmadan dalgalanıp durulan suların akışına kendinizi bırakıyorsunuz. Akıcı, aynı zamanda da dikkat isteyen, göründüğünden çok daha fazlasını bulacağınız bir kitap…
#kzlgezegenöneriyor #küçükçiçek #iosihavilio #africanokitap

Renkli Çekmeceli Şifonyer – Olivia Ruiz

Yaşamın getirdiği zorluklar, kayıplar, acılar karşısında yılmadan dimdik duran, mücadele eden, kendisi, sevdikleri ve en çok da çocukları için ne gerekiyorsa yapan güçlü kadınların hikayelerini okumak beni her zaman mutlu ediyor.
Renkli Çekmeceli Şifonyer de bu tarz kitaplardan biri. Üstelik gerçek bir hikaye: Bir ailenin üç kuşak kadınlarının kendi yollarını nasıl çizdiklerini, trajik olaylar ve tarihi acıların gölgesinde kaderlerine yeniden nasıl yön verdiklerinin hikayesi… Rita ile başlayıp Cali ve ardından Olivia’ya ulaşan, her bir çekmecesinde bir aile sırrının bulunduğu şifonyer beni İspanya’dan Fransa’ya götürdü. Savaşın, direnişin, ölümün, aşkın ve umudun iç içe olduğu olaylarla karşılaştırdı.
Bu kitapla tesadüfen buluştuğumu, benim onu değil de onun beni seçmiş gibi olduğunu daha önce söylemiştim. Şimdi diyorum ki ne mutlu böyle güzel tesadüflere…

#kzlgezegenöneriyor#renkliçekmecelişifonyer#oliviaruiz#yanpasajyayınevi

2

Birbirimize Söyleyemediğimiz Onca Şey – Marc Levy

Bazı kitaplar, daha okumaya başlamadan sadece adıyla bile çok şey anlatıyor insana. Adını görür görmez içinden çıkacak hikaye için heyecanlanıyorsunuz. Birbirimize Söyleyemediğimiz Onca Şey, benim için böyle kitaplardan.. Bir baba-kız hikayesi ama bundan öte bir masalsılık barındırıyor bütün hikayede. Babasıyla mesafeli ve sorunlu bir ilişkileri olan Julia’nın, evleneceği günden birkaç gün önce babasının ölüm haberini almasıyla başlıyor kitap. Sonrasında bir iç hesaplaşma ve geçmişin dökülmesini bekliyorsunuz, bu da gerçekleşiyor zaten; ama yazar Marc Levy olunca, elbette sıra dışı bir şekilde yaşanıyor bu yolculuk. Julia’ya hiç ummadığın biri eşlik ediyor ve yolun sonunda hiç ummayacağı biri bekliyor onu…
Daha bir sürü şey söylemek istiyorum kitapla ilgili. Bir yandan da daha fazla bir şey söylemeyeyim siz okuyun istiyorum. Büyülü bir macera, romantizm, yitip giden zamanı yakalama çabası, söylenmemiş sözler, pişmanlıklar, çokça sevgi dolu bir kitap okudum. İnsanı sarıp sarmalayan, bitirdiğinizde yüzünüzde bir gülümseme oluşmasına sebep olan kitaplardan… Mutlaka tavsiye ediyorum.

#kzlgezegenöneriyor#birbirimesöyleyemediğimizoncaşey#marclevy#canyayınları

Sahaf Mendel – Stefan Zweig

Sahaf Mendel adını taşıyan bu derlemede, Stefan Zweig’ın iki novellası ve bir kısa hikayesi yer alıyor. Kitaba adını veren Sahaf Mendel ve diğer novella Görülmeyen Koleksiyon; kitaplara, edebiyata, sanata olan bağlılığını saplantı haline getirmiş iki farklı insanın hayatını anlatıyor. Zweig’ın eserlerinde sıkça rastlanan toplumun dışına itilmiş ya da kendi isteğiyle toplumdan uzaklaşmış insanların duyguları, iç dünyaları yine yoğun bir şekilde hissediliyordu. Ayrıca arka planda dönemin toplumsal, siyasi ve kültürel gelişmeleri, ekonomik zorluklar ve yoksunluklar da görülüyordu. Bu bakımdan Zweig eserlerinde her zaman bulduğum o tadı buldum diyebilirim. Kitaptaki son kısa öykü olan Unutulmayacak Bir İnsan’da ise iyilik ve yardımseverlik kavramları ihtiyacı olan herkesin yanına koşan Anton üzerinden anlatılmış ve vurgulanmıştı. Ama kitapta beni en çok etkileyen ve yüreğime dokunan hikaye Görülmeyen Koleksiyon oldu. Stefan Zweig benim için okumaktan hiç vazgeçmeyeceğim ve her zaman elimin kitaplarına gideceği bir yazar.

#sahafmendel#stefanzweig#kzlgezegenöneriyor#işbankasıkültüryayınları

Dansa Davet – Jean Teule

Dansa Davet

1518 yılında, Strasbourg kentinin Jeu-des-Enfants Sokağı’nda bir kadın, Enneline Troffea, çektiği acıdan aklını yitirir ve bir anda sokağa çıkıp dans etmeye başlar. Onu görenler önce bir anlam veremez, sonra yavaş yavaş ona kapılıp bu çılgın dans gösterisine katılır. Böylece yüzlerce, binlerce insan bir histeriye kapılmışçasına dans eder. Günlerce, haftalarca süren, dans edenlerin açlıktan ve yorgunluktan düşüp öldüğü Dans Vebası işte böyle başlar.
Yazar Jean Teule, Dansa Davet kitabında dünyanın en ilginç toplumsal histeri vakalarından biri olan bu Dans Vebası’nı etkileyici bir biçimde anlatmış. Daha önce hiç duymadığım bir olaydı. Kitabı büyük bir merakla okuduktan sonra biraz araştırma da yaptım. Tam bir sebep gösterilmemekle beraber insanların açlıktan kendi bebeklerini yeme noktasına gelmeleri sonucu akıllarını yitirmelerinin bu ilginç olaya neden olduğu rivayet ediliyor.

#kzlgezegenöneriyor

Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde – Mahir Ünsal Eriş

Bangır bangır Ferdi Çalıyor Evde


Mahir Ünsal Eriş’in kaleminden okuduğum ikinci öykü kitabı oldu Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde. Aynı zamanda yazarın ilk kitabı. Bu kez Olduğu Kadar Güzeldik kitabındaki öykülere nazaran daha hüzünlü öyküler okudum. Her birinde kendine özgü gülümseten bir yan bulsam da hüzün daha ağır bastı sanki. Hayatla bir derdi olan her yaştan ve her kesimden insanların içindeki o bitmeyen umudu ve sevgiyi tatmadığım, sevmediğim tek bir öykü bile olmadı. Bu demektir ki, artık Mahir Ünsal Eriş de favori yazarlarımdan ve eksik kitapları tamamlanacak..

Yalnız – Zeynep Kaçar

Yalnız


“Bir ev hayvanıydım. Perdenin kıvrımıydım. Halının püskülü, banyonun sabunu, en çok mutfağın çaydanlığıydım. Hep senin bir şeyindim ben, hangi odadaysam, o odanın süsüydüm. Öldüğünde ardından hikayesi anlatılmayacak, adı anılmayacak, sesi duyulmayacaktım..”
Yalnız, Kabuk kitabıyla tanıştığımız Zeynep Kaçar’ın yeni kitabı. (Aslında çoğumuz yazarını önceden de tanıyoruz..) Şarkılar söyleyen, hayaller kuran, aşık olmak isteyen ve olduğunda ayakları yerden kesilen genç bir kadın. Feray. Sonraki adıyla Mehlika. Çok güzel giden bir hayatı bir adam nasıl cehenneme çevirebilir? Her şey nasıl bir anda tersine dönebilir? Bir kadın nasıl olmadığı biri haline zorla dönüştürülüp hayatı yok edilir? Aklın yerine geçen saptırılmış bir inancın zamanla yok ettiği insan sadece Feray değildi bana göre. Her ne kadar kitap boyunca kızsanız ve yaşadıklarını hak etti deseniz de, aslında yanlış yola girdiği için hayatı mahvolan bir sürü kişi vardı kitapta.. Ama Feray’ın önce sessiz bir şekilde, sonra herkese duyurarak attığı o adım, sesini önce kendine sonra herkese duyurması, kendini, görünüşünü, kimliğini geri kazanması bu kitabı bambaşka bir yere koydu benim gözümde. Feray gibi kadınlar, Veli gibi adamlar, Esma gibi sessizler, Defne gibi beyni yıkanan onlarcası var çevremizde ne yazık ki. Bu yüzden okuduklarınız size hiç yabancı gelmiyor çünkü her ne kadar kurgu bir kitap olsa da, siz bir gerçeği okuduğunuzu çok iyi biliyorsunuz.. Bu senenin iyileri listesinde Yalnız da yer buldu kendine..
#kzlgezegenöneriyor #yalnız #zeynepkaçar #doğankitap

2

Olduğu Kadar Güzeldik – Mahir Ünsal Eriş

Olduğu Kadar Güzeldik

Mahir Ünsal Eriş, sürekli denk geldiğim ve okumak istediğim bir yazardı. Özellikle kitaplarının adları beni çok cezbediyordu çünkü içinde sıcak ve bizden bir şeyler olduğunun sinyallerini veriyordu bana göre.
Sonunda Olduğu Kadar Güzeldik kitabını alıp okudum ve tahmin ettiğim gibi içinde harika öyküler buldum. Her biri bambaşka kişilerin hayatlarına açılan kapıları araladıkça ardında hüzünleri, sevgileri, umutları, hayal kırıklıklarını bütün samimiyetiyle gördüm, okudum. Çay bahçelerinde, düğünlerde, Bandırma, Erdek, Susurluk ve Samsun sokaklarında, evlerinde dolaştım. Sait Faik Hikaye Armağanı’na değer görülmüş bu öykü kitabını, öykü severler başta olmak üzere herkes mutlaka okumalı..
#kzlgezegenöneriyor #mahirünsaleriş #olduğukadargüzeldik #canyayınları

Aşık Kadınlar – Elfriede Jelinek

Aşık Kadınlar


“Kaderi olan biri varsa o bir erkektir. Kendisine kader tayin edilen biri varsa o bir kadındır.”
Kitabın başlarında bu cümleyi okuduğunuzda, farklı ve vurucu bir şeyle karşı karşıya olduğunuzu hemen anlıyorsunuz. Feminist yazar Elfriede Jelinek, Aşık Kadınlar kitabında bir fabrikada çalışan iki kadın işçi üzerinden bütün bir toplumu ve kadının toplumdaki yerini, kendisine biçilen rolü ve belki de en korkuncu, kadının bu rolü benimseyerek hayattan beklentisini nasıl şekillendirdiğini etkili bir biçimde ortaya koyuyor. İki farklı kadın: Brigitte ile Paula. Ortak noktaları bulundukları yerden kurtulmak istemeleri. Kurtulmak ve kendilerine yeni bir hayat kurmak. Brigitte için bunun yolu Heinz ile evlenmek. Paula için ise terzilik yapmak ve belki de aşk. Hayat ikisini çok farklı yollara savururken hayalleri gerçekleşecek mi? Mutlu olacaklar mı? Söz konusu “kadın” olduğunda yaşanabilecek şeyleri ve düşünceleri az çok tahmin edebiliyoruz hepimiz. Paula ve Brigitte’in yaşadıklarını eş zamanlı olarak bu düşüncelerle okuyorsunuz. Ve aşk, cinsellik, kadınlık, ekonomik özgürlük, evlilik konularının çok farklı bir üslupla irdelendiğine şahit oluyorsunuz. Kitabı ilginç ve vurucu yapan özelliklerden biri de bu farklı üslup zaten. Okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır. Özetle, Nobel ödüllü bu yazara ve onun Aşık Kadınlar’ına mutlaka şans vermelisiniz..
#aşıkkadınlar #elfriedejelinek #ithakimodern #kzlgezegenöneriyor

Stoner – John Williams

Stoner


Bir çiftçi ailesinin tek çocuğu olarak dünyaya gelen William Stoner, ziraat okumak için gönderildiği üniversitede edebiyatla tanışır ve bütün hayatı değişir.
Stoner’ın konusu arka kapaktaki ilk cümlelere bakıldığında bu şekilde özetlenebilir. Ama emim olun, kitabı eline aldığınızda bundan çok daha fazlasını bulacaksınız. Ve nasıl bittiğini anlamadan, dolu dolu bir yaşam öyküsünü adeta içinizde hissederek okumuş olacaksınız. Zira benim için böyle oldu.. Sıradan görünen hayatında yaşadığı her şeyi büyük bir etkiyle yaşıyor Stoner. Öğrenci oluyor, öğretmen oluyor, arkadaş, eş, baba, oluyor. Aşkı, ölümü, başarıyı, yalnızlığı; hayatta insanın başına gelebilecek bütün duyguları izlerini bir ömür ruhunda ve bedeninde hissederek yaşıyor. Sakin fakat kendi içinde müthiş akıcı bir kitap. William Stoner’ın hayatını okumak, bu hayatın seyircisi olmak çok güzeldi.. Kesinlikle tavsiyemdir..
#kzlgezegenöneriyor