Tirza – Arnon Grunberg

Tirza

Tirza benim için 2021’in en unutulmaz ve en sarsıcı kitaplarından biri oldu. Başlarken ağırlıklı olarak Tirza’nın hayatını okuyacağımı düşünüyordum ama kitabın odak noktası baba Jörgen Hofmeester oldu. Küçük kızı Tirza’ya oldukça bağlı, onun üstün zekalı ve mükemmel güzellikte bir kız olduğunu düşünen bu yüzden de her şeyin en iyisiyle onu yetiştirmeye çalışan bir baba. Belki sadece çocuğunu seven, kendini ona adayan bir babadır diye düşünüp devam ederken bir yandan da yanıldığımı hissederek okudum kitabı ve sonuna geldiğimde olayların ulaştığı boyut ağzımı açık bıraktı desem yeridir. Hofmeester kesinlikle unutulmayacak roman kahramanlarından biri. Ve Tirza çok farklı, çok güzel, çok akıcı bir kitap. Tavsiye ederim dememe gerek yoktur sanırım..
#kzlgezegenöneriyor 

2

Rüya Bekleyen Adam – Filiz Özdem

Rüya Bekleyen Adam

Bu kitaba başlarken, içinden sarsıcı bir hikaye çıkacağını hiç beklemiyordum. Filiz Özdem hep bildiğim, ama tanışma fırsatı bulamadığım bir yazardı. Rüya Bekleyen Adam şahane bir tanışma kitabı oldu benim için.. Kitap dört farklı kişinin ağzından anlatılıyor. Aynı olayları farklı bakış açılarıyla okumak en sevdiğim tarzlardan biri. Geçmişin bir yaranın kabuğu gibi acıtarak ve yavaş yavaş kaldırılmasıyla birlikte kendimi müthiş  dokunaklı bir aile hikayesinin içinde buldum. Yalanlar, sırlar, hayal kırıklıkları, yarım kalan aşklar ve namus cinayeti gibi birbirinden farklı konular bir araya gelince ortaya çıkan olay örgüsü o kadar başarılıydı ki kitabı bir solukta okudum desem yeridir. Yazarla daha önce tanışmadıysanız bu kitap biçilmiş kaftan. Ben de şimdi gözümü Veda Üçlemesi kitaplarına diktim.. #kzlgezegenöneriyor

Veba Geceleri – Orhan Pamuk

Veba Geceleri

Veba Geceleri, Orhan Pamuk’un beş yıllık bir yazma serüveninin ürünü.. Sevdiğim yazarlardan biri olduğu için kitabın çıkışını heyecanla bekledim ve alır almaz okumaya başladım. Ama takdir edersiniz ki 537 sayfalık bir kitap hele ki Pamuk’un detaylı yazımı olunca bitirmek kolay olmadı..
Adından da anlaşılacağı üzere kitabın genel konusu veba salgını. Bu salgın II.Abdülhamid döneminde hayali bir adada başlayıp hızla yayılıyor ve adada bulunan Osmanlı-Rum halkı etkisi altına alıyor. Veba ile birlikte bir yandan karantinanın zorlukları, ölümler, salgını önleme çalışmaları kitap boyunca devam ederken diğer yandan padişahın ve diğer karakterlerin hayatları, aşklar, ihtilaller, şeyhlerle birlikte bütün bir ada halkının yaşadıklarını anbean izliyormuş gibi oldum. Tabi vebayı da her dakika hissettim. Hatta o kadar çok hissettim ki diğer bütün konuları gölgesinde bıraktığını düşündüm okurken. Orhan Pamuk okuyanlar bilir ki canım yazar detaylı anlatımı çok seviyor. Yeri geliyor bir paragraf boyunca sadece bir cümle okuyorsunuz. Belki de anlattığı konunun etkisiyle bu detaylı anlatım ve geriye dönüşler beni yordu, okuma hızımı düşürdü. Sevdim mi evet sevdim. Beğenmedim dersem kesinlikle haksızlık olur. Ama okumak isteyenleri çok yoğun ve katmanlı bir kitap bekliyor onu da söylemeliyim. Yazarın diline alışkınsanız belki de zorlanmayabilirsiniz bilemiyorum. Ayrıca korona gibi bir salgınla uğraştığımız şu günlerde vebayı bütün yönleriyle okuyacaksınız buna da hazırlıklı olun derim. Kitaptan yorulduğumuz anlarda bile kızlarla “Yeni kitabı ne zaman çıkar, acaba bu sefer ne anlatacak?” diye merak etmemiz hep çok sevmekten oluyor..  #kzlgezegenöneriyor

Yaşamak – Yu Hua

Yaşamak

Yaşamak çok hüzünlü ve dokunaklı bir aile hikayesi.. Fugui’nin ve ailesinin başına gelen üzücü olayları okurken her seferinde daha kötü ne olabilir ki diyerek ilerliyorsunuz ama ne yazık ki her seferinde daha kötü bir olayla karşı karşıya kalıyorlar. Güzel olaylar beraberinde olumsuzluklar da getiriyor. Doğumları ölümler, mutlulukları mutsuzluklar izliyor. Çünkü bu, yaşamın ta kendisi..
Kitabın arka kapağında  “bir hayat öyküsü okumamış da sanki bir hayat yaşamış” gibi bir cümle var. Bence bu kitabı anlatacak daha iyi bir cümle olamazdı..  #kzlgezegenöneriyor

Bizim Zamanımız – Sinem Sal

Ah Mihrap.. Ne tatlıydın, ne güzeldin.. Hayatla ve yaşadıklarınla başa çıkma şeklin, anlayınca biten acıların, gülüp geçtiklerin, içinden geçen ve senin içinden geçtiğin şarkılarınla nasıl sevdiriyorsun kendini.. Hep bildiğimiz, tanıdığımız, önünden geçtiğimiz, selam verdiğimiz ama içini hiç bilemediğimiz biriyle karşılıklı birer çay içiyormuşuz da içerken şöyle bir hayat hikayesini dinlemiş gibi okudum Bizim Zamanımız’ı. Mahalle bizim, komşular bizim, acılar, kederler, sevinçler bile bizimmiş gibi. Okurken Mihrap’ın enkazının bir ucundan da siz tutuyorsunuz, dükkanın önünde bir sigara içip, vitrine bir mum koyuyor, giderken bir lavanta kesesi de siz cebinize atıyorsunuz. Öyle bir sıcaklık ve kendine rastlama hali, sesli söyleyemediklerinizi başkasının ağzından okuma hissi.. Çok keyif aldım okurken, sizin de aynı keyfi alacağınızdan hiç şüphem yok..
#kzlgezegenöneriyor

Perisiz Köşk – Yaprak Öz

Perisiz Köşk

Canımız Yıldız Alatan nihayet yeni macerasıyla geri döndü.. Her zamanki gibi keskin zekasından, merakından, dedektiflik ruhundan hiçbir şey kaybetmemiş.. Bu kez önceki maceralarına benzemeyen zor bir olayla karşı karşıya kalıyor ve Perisiz Köşk muammasının tam ortasında yerini alıyor.. Pişman mı? Tabi ki hayır, çünkü onun olayı bu. İstese de olayların dışında kalması mümkün değil. Artık Yaprak Öz kitapları üzerine yazacak farklı bir cümle bulamıyorum çünkü hepsi çok güzel, hepsi çok başarılı ve büyüsüne kapılmak için tek yapmanız gereken kitabın kapağını açmak.. Sonrası iyilik, güzellik.. Çevremdeki herkese kitaplarını okutmak için elimden geleni yapıyorum. Hala yazarla tanışmadıysanız yanlış yapıyorsunuz benden söylemesi..
#kzlgezegenöneriyor

O Gece Gördüm Onu – Drago Jancar

Öyle güzel bir kitap okudum ki, bende bıraktığı etkileri nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Başlarken sadece bir aşk hikayesi okuyacağımı düşünmüştüm ama bu kitap için sadece bir aşk hikayesini anlatıyor demek büyük haksızlık olur. İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde başlayan bir aşk ve beraberinde gelişen olaylar beş farklı karakterin ağzından ayrı ayrı anlatılıyor. Bu şekilde olaylara çok yönlü bakmış ve daha fazla derine inmiş oluyorsunuz.. Savaşın bütün yıkıcılığı, sarsılan bağlar, kayıplar, beklenenler, bitmeyen bir umut ve sevgi.. Ve canım Veronika, seni asla unutmayacağım.
O kadar etkileyiciydi ki, kesinlikle tavsiye ediyorum. Benim için 2021’in unutulmaz kitapları arasında çoktan yerini aldı. Siz de listenizde yer verirseniz asla pişman olmayacaksınız..
#kzlgezegenöneriyor

Beşinci Çocuk – Doris Lessing

Beşinci Çocuk


Harriet ve David geleneksel ve muhafazakar bir aile yapısına sahip olan ve en az altı çocuk isteyen bir çift.. Hayal ettikleri ölçüde dört çocukları, otel gibi bir evleri ve kalabalık bir çevreleri var. Bu mutlu gözüken ailenin bütün hayatı beşinci çocuk Ben’in doğmasıyla değişiyor. Ben ne down sendromlu ne de başka bir engeli var ama neredeyse yaratık olarak nitelendirilebilecek görüntüye sahip. Ama nihayetinde bir çocuk ve diğer tüm çocuklar gibi ihtiyaçları var.
Doris Lessing, Ben üzerinden bütün bir toplumun resmini gösteriyor. Her ne kadar Ben öyle olmasa da engelli çocuklara ve anneleri başta olmak üzere ailelerine yöneltilen bakışlar, eleştiriler, acımasızlıklar, çoğu zaman en yakınlarınızdan gelen kötülükler. Sizden beklenenlerin yanında kimsenin size ne hissettiğini sormaması.. Ben ile birlikte birçok kişiye üzülüyor, anlamaya çalışıyor, tavırlara öfkeleniyorsunuz.. Çok güzel, çok doyurucu, dolu dolu ve akıcı bir kitaptı.. Siz de Doris Lessing ile mutlaka tanışmalısınız..
#kzlgezegenöneriyor 

Iza’nın Şarkı – Magda Szabó


Iza’nın Şarkısı.. Bir süredir beni bu kadar etkileyen ve duygulandıran bir kitap okumamıştım.. O kadar çok duyguyu aynı anda hissederek okudum ki herkese ayrı ayrı üzüldüm, ayrı ayrı hak verdim.. Ama en çok Iza’nın annesi Etelka etkiledi beni.. Yaşamını ailesinden uzakta başka bir şehirde ve bambaşka bir çevre içinde sürdüren başarılı bir doktor Iza.. Ailesine bağlı ama doğup büyüdüğü yere ve anne babasının düşünce tarzına fazlasıyla uzak.. Günün birinde babası ölüyor ve Iza hiç istemediği o yere gidip annesini yanına alıyor. Yani Etelka’nın hiç alışık olmadığı ve asla da alışamayacağı Budapeşte’deki kendi evinde, ona ait olmayan eşyalarla dolu küçük bir odaya.. Iza’nın Şarkısı asıl bu noktada başlıyor. Bir yere ait olamamak, yalnızlık, kuşak çatışması, gösterilemeyen sevgi.. Kaçınılmaz sona adım adım yaklaşırken Iza ve annesi gibi siz de biliyorsunuz ne olacağını. Anlıyorsunuz, görüyorsunuz. Belki okurken kendi hayatınızı da gözden geçiriyorsunuz. Her bakımdan çok etkileyici bir romandı. #kzlgezegenöneriyor

Aile Mutluluğu – Tolstoy

Klasikler söz konusu olduğunda İş Bankası Kültür Yayınları’nın Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi her zaman ilk tercihim oluyor.. Çevirileri ve basımları çok beğeniyorum ve okumalarım daha keyifli hale geliyor.. Tolstoy’dan Aile Mutluluğu da yakın zamanda bu seriden okuduğum bir kitaptı..Birbirinden çok farklı karakterlere sahip iki insanın evlilikte aradıklarını bulamaması, başlangıçtaki yoğun duyguların zamanla başka duygulara evrilmesi ve sorunlarını çözmek için iletişim kuramamaları sonucu evliliklerinin farklı bir sevgi kavramıyla devam etmesi üzerine kurulu bu kısa kitabı okurken aynı zamanda karakterlerin duygularını dışa vurdukları diyalogların etkileyiciliği okumamı çok keyifli hale getirdi..
#kzlgezegenöneriyor