Her Yas 18 Ay Sürer – Annie Hartnett

Elvis sadece 10 yaşında.. Adını Elvis Presley’den almış ve annesi Presley’nin ruhunun kızında yaşayacağına inanıyor. Aklınıza gelmeyecek her türlü bilimsel bilgi Elvis’de var.. Renklerin en mutluluk vereni hangisi, en uzun yaşayan kemirgen, bir zürafanın ağırlığı.. Öyle ki sevdiğiniz birini kaybettiğinizde tutmanız gereken yasın ne kadar süreceğini bile biliyor: Tam 18 ay.. Ama bu bilgilerin işe yaramadığı çok şey var hayatında. Mesela uyurgezer olan annesi nehirde kazara mı boğuldu yoksa kendini mi öldürdü? Ya da annesi gibi uyurgezer olan ablası Lizzie’yi korumak için daha kaç gece uyanık kalması gerekecek? Ne zaman normal bir aile olacaklar? Bunları bilmiyor..
Her Yas 18 Ay Sürer’de küçük Elvis ölüm acısıyla nasıl baş edildiğini, aile olmanın ne kadar önemli olduğunu ve hayata dair başka pek çok şeyi anlatıyor bize.. O kadar tatlı, eğlenceli ve dürüst ki.. Küçücük kalbine dünyalar kadar çok şey sığdırmış ve her şeye rağmen inandıklarından hiç vazgeçmiyor. Onun ve ailesinin hayatını bazen hüzünle bazen gülümseyerek okuyorsunuz.. Benim için çok güzel bir okumaydı ve 2021’in en iyi kitapları arasında şimdiden yerini aldı.. Size de tavsiye ederim..
#kzlgezegenöneriyor

Bağlar – Domenıco Starnone

Bazı ilişkiler öyle hassas bağlarla kurulmuştur ki, bir kere koptuktan sonra asla eskisi gibi olmaz. Hep bir iz, hep bir yara kalır..
Bağlar tam da bunun hikayesini anlatıyor.. Eşini aldattıktan ve evi terkettikten tam 4 yıl sonra geri dönen bir adam, bu geri dönüşü kendi başarısı olarak görmek için direnen bir kadın ve arada kalan çocuklar.. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının her fırsatta ortaya çıktığı, bir kelimenin, bir bakışın yerle bir edeceği kopmaya hazır bağlar.. Ailenin her bir bireyinin gözünden ayrı ayrı anlatılan bu yeniden bir araya gelme durumu bütün yönleriyle ve bütün duygularla başarılı bir şekilde ortaya konulmuş.. #kzlgezegenöneriyor

Şeytan Disko – Yaprak Öz

2020 biterken, ben de Yaprak Öz’ün bütün kitaplarını bitirmiş bulunuyorum. Bu sene sayfamda bol bol Yaprak Öz kitaplarını gördünüz, çünkü kitaplarına bayıldım. Ve her paylaşımda söylediğim gibi hepsi sonuna kadar tavsiyemdir. Her kitabında gerilim, korku sizi yalnız bırakmıyor ama gelin görün ki ben hiçbir kitabında Şeytan Disko’daki kadar üç buçuk atmamıştım. Daha önce Tilki,Baykuş,Bakire için en çok gerildiğim kitabı demiştim ama sözümü geri alıyorum bu kitap çıtayı arşa çıkardı.. Ben genelde geceleri kitap okumayı seviyorum, bunu da gece okumak gibi bir yanılgıya düştüm, tövbeler olsun daha da gece kitap okumam.. Konusu hakkında çok bir şey söylemek istemiyorum her zamanki gibi elinizden bırakamayacağınız güzellikte bir kitap. Bu türde kitapları okumayı seven kişilerin sevmemesi imkansız bence. Bu yıl benim için kesinlikle Yaprak Öz yılı oldu. İyi ki yazmış, iyi ki tanışmışız kendisiyle.. #kzlgezegenöneriyor

Ev – Nermin Yıldırım

Nermin Yıldırım benim kalemine çok güvendiğim, bugüne kadar okuduğum hiçbir kitabında yanılmadığım ve istisnasız herkese önerdiğim bir yazar. Dili kullanmadaki ustalığı, kitaplarında oynadığı küçük oyunlar, rastladığınızda gülümseten tanıdıklarla her okuyuşunuzda kendinizi çok farklı bir dünyanın içinde buluyorsunuz. Ev, onun son romanı.. Portekiz’den İspanya’ya doğru camino de Santiago yapmaya karar veren Seher ve ona eşlik eden Ogo’nun hikayesini okurken bu yolculuğun aynı zamanda kişinin kendine doğru yaptığı içsel bir yolculuk olduğunu da görüyorsunuz. Seher’in kendiyle ve çevreyle olan hiç bitmeyen çatışması, kabuklarını bir bir kaldırarak yaralarını sürekli kanatması, acıları, hesaplaşmaları, bir yere ait olamaması, yarım kalmışlığı, vazgeçişleri, bir “ev” istemesi ya da hiçbir “ev” e sığamaması.. Kitabı okuduktan sonra durup şöyle bir düşünüyorsunuz: Bu yolculuk bir yerden uzaklaşmak için mi yapıldı yoksa bir yere ya da kendine varabilmek için mi? Yola başladığındaki kişiyle bittiğindeki kişi aynı mı? Ya da en önemlisi kısacık tek bir kelime içinde hangi anlamları barındırıyor? “Ev” dediğimiz şey tam olarak neresi? Bitirdiğimde işte bu sorular karşıladı beni. Ve okurken Nermin Yıldırım’ın da aynı yolculuğu yaptığını öğrendim. Bu yüzden okuduklarım benim için farklı anlamlara da bürünmüş oldu..
#kzlgezegenöneriyor

Deli Tarla – Şermin Yaşar

Deli Tarla

Çok sevdiğim Şermin Yaşar’ın yeni öykü kitabı çıkar da ben bekletir miyim? Tabi ki hemen alıp okudum ve her zamanki gibi çook sevdim.. İçinde sıcacık insan hikayeleri, buruk bir gülümseyişle okuyacağınız hayatlar var.. Her bir öykü kendi içinde o kadar çok duyguyu aynı anda barındırıyor ki kendinizden bir parça bulmadan okumanız mümkün değil.. Deli Tarla, Adieu Hala, Cebimdeki Osman, Çitile, Geçinip Gidiyoruz İşte, Seni Seviyorum Aşkım Nice Senelere.. Bunlar benim kitap en sevdiğim öyküler oldu.. Öykü okumayı sevenlere Şermin Yaşar kitapları şiddetle tavsiyemdir.. #kzlgezegenöneriyor

1

Jane Eyre – Charlotte Bronte

Jane Eyre

Klasikleri yorumlarken her zaman zorlanırım çünkü ne yazarsam yazayım söz konusu eserleri anlatmak için yetersiz kalır. Bir kitabı okurken anlatılanların içinde kaybolmak, sayfaları çevirirken ruhunuzun beslendiğini hissettiğiniz o anlar, üstünden seneler geçse de aldığınız o tadın hiç bitmemesi.. Jane Eyre’ı okurken bunların hepsini yaşadım.. Küçük yaşta öksüz kalan, onu hiç sevmeyen insanların yanında sevilmemenin eksikliği ve acısıyla büyümeye çalışan Jane hayat yolunda hep taşlara takılarak ilerliyor. Her düştüğünde daha güçlü bir şekilde ayağa kalkıyor. Kendi çabasıyla bir yerlere gelmeye çalışırken hiç yılmıyor. Erkek egemen bir toplumda her şeye başkaldıran ve kendini ispat eden genç ve çok güçlü bir kadın oluyor. Okurken bir yandan üzülüyor, bir yandan o kadar hayran kalıyorsunuz ki.. Sevmemeniz mümkün değil. Yazarın hayatına kısa bir göz attığınızda Jane Eyre’ın yaşadıklarında yazardan izler fazlasıyla var. Bunu bilince okuduklarınız daha da anlamlı oluyor.. Çoğu klasik kalınlığıyla göz korkutur ve aslında bu çok büyük bir önyargıdır. Jane Eyre da 626 sayfa ama nasıl başlayıp nasıl kayboluyorsunuz o sayfalarda, nasıl sona geliyorsunuz hiç anlaşılmıyor. Seneler sonra bile kendini tekrar tekrar okutturabilecek şahane bir başyapıt. Zaten klasiklerin güzelliği ve kıymeti de buradan geliyor bence.. Yorumdan da tahmin edeceğiniz üzere şiddetle tavsiyemdir.. #kzlgezegenöneriyor

Günler, Aylar, Yıllar – Yan Lianke

Günler Aylar Yıllar

Günler Aylar Yıllar, hayatın zorlukları karşısında hep diri kalabilen bir umudun romanı.. Bu kitapta kesinlikle elle tutulabilecek, gözle görülebilecek kadar net bir umudu ve çabayı okuyorsunuz. Kuraklığın boşalttığı köyde, elinde kalan tek bir mısır fidanını yaşatmak için gücünün son damlasına kadar kendini seferber eden, açlık ve susuzlukla mücadelesini son ana kadar bırakmayan ihtiyar bir adam ve ona gönülden bağlı kör köpeğin duygu yüklü hikayesini okurken kesinlikle çok etkileneceksiniz..

Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk – Sun Mi Hwang

Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk

Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk, hem sevimli hem hüzünlü bir modern klasik.. Sayfalar akıp giderken tavuk Filiz, Avare ve Yeşilbaş ile birlikte siz de birçok duyguyu aynı anda hissediyorsunuz. Özgürlük, bireysellik, yüreklilik, annelik.. Hayal ettiğiniz ve inandığınız sürece her şeyi yapabilmenizi sağlayacak o gücün içinizde olduğunu size Filiz hatırlatacak. Onun öyküsüne kulak verin, pişman olmayacaksınız. #kzlgezegenöneriyor

Hadleyburg’ü Yozlaştıran Adam – Mark Twain

Hadleyburg'ü Yozlaştıran Adam


Sarsılmaz dürüstlüğü ve “yozlaştırılamaz” olmasıyla övünen Hadleyburg kasabası halkının bir yabancıyı farkında olmadan rencide etmesi, büyük bir intikam hikayesine dönüşür. Halkın övündüğü değerlerini alt etmeye ve namını karalamaya karar veren yabancı şahane bir plan hazırlar ve olayların fitili böylece ateşlenmiş olur. Çıkarlar söz konusu olduğunda açgözlülük, bencillik ve hırs saklandığı yerden nasıl ortaya çıkar, sarsılmaz sanılan değerler nasıl yerle bir olur? Hadleyburg’ü Yozlaştıran Adam bu konuyu mizahi bir dille ele almış bir öykü. Mark Twain bu öykü üzerinden ikiyüzlü toplumsal ahlak anlayışını da çok başarılı bir şekilde eleştirmiş. Severek okudum.
#kzlgezegenöneriyor

Tilki, Baykuş, Bakire – Yaprak Öz

Tilki Baykuş Bakire

Yine bir Yaprak Öz kitabıyla karşınızdayım.. Tilki, Baykuş, Bakire okurken en çok gerildiğim kitabı sanırım.. Gerçi Berlinli Apartmanı’nı okurken de benzer şeyler hissetmiştim ama bu kitap tüyler ürperten çok detay barındırıyor.. Eskiyi hatırlatan Hayat dergileri, gizemli mektuplar, aile sırları, şarkılar, kitaplar ve hiç azalmayan bir merak duygusu.. Bütün kitaplarını bir çırpıda okuyup bitirirdim ama bunu gerçekten bir günde okudum. Şimdi aklımda kitapta sıkça sözü edilen Solaris ve okumadığım son Yaprak Öz kitabı Şeytan Disko var.. #kzlgezegenöneriyor