Beni Seç – Tess Gerritsen

Beni Seç

Üniversite öğrencisi bir genç kızın cesedi yaşadığı apartmanın önünde bulunur. İlk izlenime göre genç kız evinin balkonundan atlayarak intihar etmiştir. Ancak olay yerine gelen dedektif Frankie’nin bu olayın bir cinayet olduğunu düşünmek için kendince geçerli sebepleri vardır.
Okuma konusunda verimsiz olduğum bir dönemde yine sadık yarim Tess Gerritsen’a sığındım. Ve yine çok iyi geldi. Her ne kadar son 40 sayfadan önce katilin kim olduğunu çözmüş olsam da bu Tess Gerritsen’ın kendini tekrar eden bir yazar olduğunu düşündürmesin size. Her kitabında insanı içine çeken farklı bir gerilim ve gizem hiç eksik olmuyor. Ayrıca yazar kendisi için bir ilke de imza atmış ve Beni Seç kitabını gerilim yazarı Gary Braver ile ortak bir çalışma ile yazmış.
Evde okumadığım ve zor zamanlar için sakladığım iki tane Gerritsen kitabı daha var. Malum kendisi üretken bir yazar olsa da yeni kitapları için beklemek durumunda kalıyoruz. Ve tam da artık bir Rizzoli&Isles kitabı gelsin derken serinin yeni kitabının yakında geleceğini öğrenmek çok güzel oldu.
#kzlgezegenöneriyor #tessgerritsen #beniseç #doğankitap #chooseme

Burası Radyo Şarampol – Şükran Yiğit

Burası Radyo Şarampol

Şükran Yiğit’in kaleminden okuduğum son kitap Burası Radyo Şarampol. Storytel’den dinlediğim için biraz uzun soluklu oldu. Diğer kitapları gibi bu kitabını da yine severek okudum/dinledim. Filiz, Ali, Mine Abla ve Cengiz’in Şarampol’de başlayıp Almanaya’ya uzanan hayatları ve yaşadıkları yalın, gerçekçi, etkili bir şekilde anlatılmıştı. Çok güzel bir yazarla tanışmış, kitaplığıma çok güzel kitaplar kazandırmış olduğum için seviniyorum.

#kzlgezegenöneriyor #iletişimyayınları #şükranyiğit #burasıradyoşarampol

6s

Çatıkatı Aşıkları – Şükran Yiğit

Çatıkatı Aşıkları

Minik bir kitap-kırtasiye dükkânının sahibi, yalnız ve yaşlı bir kadın: Karşınızda Süreyya Hanım. Çatıkatı için iki kiracı ararken verdiği ilândaki kriterlere – Güneyli Kadın ve Niteliksiz Adam’a – tıpatıp uyan iki yeni kiracısı aynı zamanda yeni sırdaşları ve dostları: Buyurun onlar da Laden ve Mercan. Bu üçlüye bir de Berrin Hanım ve onun gizemli hayatını eklediğimizde birbiriyle kesişen bu hayatların inanılmaz hikayesini okumaya hazırsınız demektir.
Berrin Hanım’ın kendi halinde bir hayat süren Süreyya Hanım’a gönderdiği gizemli bir intihar mektubu ile başlayan olaylar bu üçlümüzün hayatını da bir anda değiştiriyor. Mektubun peşisıra giderek sis perdesini aralamaya çalışan Süreyya, Laden ve Mercan hem Berrin Hanım’ın geçmişine hem de kendi geçmişlerine doğru bir yolculuğa çıkıyor aslında. Biz de her birinin geçmişini, kayıplarını, yaralarını öğreniyoruz. Onlarla birlikte affedip iyileşiyoruz.
Şükran Yiğit yine o telaşsız, sakin anlatımıyla okuru içine çeken şahane bir kurgu oluşturmuş. İlk sayfalardan itibaren kendinizi her şeyin bir parçası halinde buluyorsunuz. Sevmemek mümkün değil.
#kzlgezegenöneriyor #iletişimyayınları #şükranyiğit #çatıkatıaşıkları

Ankara, Mon Amour! – Şükran Yiğit

Ankara, Mon Amour!

1969’un Ankara’sında bir mahalle… Sokaklarda oynanan oyunlar, biriktirilen gazoz kapakları. Gençlik Parkı, Akman Pastanesi, Alemdar Sineması. Ve iki arkadaş: Suna ile Emel. İki ev, iki hayat arasında kurulan o arkadaşlık ve komşuluk ilişkileri bambaşka yollara kavuşuyor. Hiç unutulmayan bir geçmiş olarak herkesin hayatındaki yerini alıyor. Bazı yaralar hiç kapanmıyor, bazı şeyler unutuldu sanılsa da aslında hiç unutulmuyor. Sevgili Şükran Yiğit (@sukrany) 1969 Ankara’sından 1980’lere oradan 2000’li yıllara geçiyor. Yarım kalmış bir aşkın gölgesinde büyüyen o iki küçük kızı, o aşkın etkilediği herkesi anlatıyor. Kitabı bitirdiğinizde içinizde kalan o hissi kelimelere dökebilir miyim bilmiyorum. Güzel, hüzünlü, sıcak bir anlatım. Ve her satırında canım Ankara.. Daha ne olsun diyor ve kesinlikle tavsiye ediyorum.
#kzlgezegenöneriyor #iletişimyayınları #şükranyiğit #ankaramonamour

İpek Sabahlık – Osman Balcıgil

İpek Sabahlık

Suat Derviş ne zamandır merak ettiğim bir yazardı. Okumak için iki kitabını aldım. Ancak onları okumaya başlamadan önce Suat Derviş’in hayatını daha iyi öğrenmek adına Osman Balcıgil’in İpek Sabahlık kitabını okudum, daha doğrusu dinledim diyelim. İpek Sabahlık hem ilk Osman Balcıgil kitabım oldu hem de ilk @storytel.tr deneyimim ve iki türlü de çok sevdim.
Yaşadığı dönemin başarılı bir gazetecisi ve romancısı olan Suat Derviş’in bolluk ve refah içinde başlayan hayatının nasıl zorluklardan geçtiğini, hem onun hem ailesinin hem de ülkenin yaşadığı sıkıntılı ve sancılı süreçleri başarıyla aktarmış yazar. Kitaplarını okumadan önce bu kitabı seçerek çok yerinde bir karar vermişim. Artık Suat Derviş kitaplarına başlayabilirim. Bir yandan da Osman Balcıgil’in diğer kitaplarını okumaya devam edeceğim.
#kzlgezegenöneriyor #ipeksabahlık #suatderviş #osmanbalcıgil

Pek Çok Kışın Ardından – Marian Izaguirre

Pek çok kışın ardından


Bir Zamanlar Hayat Bizimdi kitabını okuyanlar Marian Izaguirre adını duymuştur. Çok başka, çok özel bir kitaptı..
Pek Çok Kışın Ardından, yazarın dilimize çevrilen bir diğer kitabı. Altmışlı yılların ortalarında Madrid’i çalkalayan gizemli bir cinayetle başlıyor kitap. Ardından cinayetin köklerini geçmişteki bir karşılaşmaya doğru uzatır. Ve böylece Martin’le Henar’ın dopdolu hikayesi başlar.
Diğer kitapta olduğu gibi bu kitapta da arka planda İspanya’yı okuyoruz. Bunun yanı sıra edebiyat, sinema, moda, kostüm tasarımı, kadın özgürleşmesi gibi çok çeşitli konuları da merkezine alarak dolu dolu bir dünyaya davet ediyor kitap.
Bir Zamanlar Hayat Bizimdi kadar apayrı bir yere koyamıyorum ama yine de güzel bir okuma oldu.
#kzlgezegenöneriyor #pekçokkışınardından #marianizaguirre #delidolukitap

Dünya Bu Kadar – Mahir Ünsal Eriş

Dünya Bu Kadar

Dünya Bu Kadar, Mahir Ünsal Eriş’in ilk romanı. Ama her satırında Eriş’in harika öykücülüğünün izlerini de görmek mümkün. “Bir ikindi kahvaltısına gelmeyen” Güneş’in hikayesiyle başlayan kitap geriye dönüşlerle, zaman atlamalarıyla Güneş’in anne-babasına, Kore Savaşı’na, Yalova Depremi’ne, Hasan Fehmi Bey’e, Korhan, Fevziye ve Nuri’ye, Şelhum Asteğmen’e kadar birçok farklı karaktere ve birçok farklı hayat hikayesine doğru yol alarak devam ediyor. Böylece bir kitapta birden fazla hikaye okumuş oluyoruz. Ve bütün bu hikayeler çoğala çoğala öyle bir noktada birleşiyor ki tesadüflerin hayattaki yeri hakkında şaşırmadan edemiyoruz. Çok yaratıcı bir olay örgüsüyle oluşturulmuş güzel bir ilk roman.
Okumaya başladıktan bir süre sonra, baktım karakterler ve hikayeleri gitgide çoğalıyor; ben de not alarak ilerlemeye karar verdim. Kitap bittiğinde elimde yaklaşık beş sayfalık bir karakter listesi vardı düşünün.
Böyle söyleyince karışık ve anlaşılması zor bir kitap olduğu izlenimi uyansın istemem. İlk birkaç sayfadan sonra hemen kaptırıyorsunuz kendinizi kitaba. Yeri gelmişken de bir kez daha söyleyeyim Mahir Ünsal Eriş çoktan favori yazarlarım arasındaki yerini almış bulunuyor. Ve ne yazık ki okumadığım sadece bir kitabı kaldı.
#kzlgezegenöneriyor #mahirünsaleriş #dünyabukadar #canyayınları

1

Gece Yarısı Kütüphanesi – Matt Haig

Gece Yarısı Kütüphanesi

Berbat bir hayatı olduğunu düşünen Nora Seed kendini öldürmeye karar verir ve bunun sonucunda, kendini, içinde bambaşka hayat ihtimallerinin yazılı olduğu kitaplarla dolu bir kütüphanede bulur: Gece Yarısı Kütüphanesi. Bu kütüphanedeki her bir kitap Nora’nın başka kararlar alsaydı yaşayacağı hayatları anlatır ve burada saat hep 00.00’dır.
Bir hayattan diğerine gidip gelen Nora’nın önünde iki seçenek var: Ya gittiği hayatlardan birinde gerçekten mutlu olarak kalacak ya da gerçekten ölecek.
Gece Yarısı Kütüphanesi hemen hemen herkeste gördüğüm için çok merak ettiğim bir kitaptı ama okumak için popülaritesinin biraz geçmesini bekledim. Akıcı mı evet çok akıcı. Bir oturuşta okuyabiliyorsunuz. Ama bana edebi bir doyumdan ziyade kafa dağıtmalık bir film izliyormuşum hissi verdi.
Kütüphanelerin ve birden fazla hayat barındıran kitapların arasında olmak şüphesiz ki kitap severleri çok mutlu ederdi. Ama bu hayatlar bizim hayatlarımız olsaydı aynı şeyi düşünür müydük emin değilim.? Peki siz böyle bir kütüphanede bulunmak ve aldığınız her kararda değişen hayatlarınızı görmek ister miydiniz?
#geceyarısıkütüphanesi #matthaıg #midnightlibrary #domingoyayınları

Martin Eden – Jack London

Martin Eden


Martin Eden, Jack London’ın yarı otobiyografik romanı olarak kabul ediliyor. Yazarın hayatını okuduğunuzda bunun doğru olduğunu siz de görüyorsunuz.
Farklı sınıflar arasındaki değer ve zihniyet farklarını, statü ve servetin toplumdaki önemini bütün detaylarıyla gösteren başarılı bir roman. İdealize edilen o muhteşem hayatın, içine girildiğinde aslında o kadar da güzel bir hayat olmadığının en canlı örneğini Martin Eden gösteriyor.
Aşık olduğu kız ve onun içinde bulunduğu konum uğruna yaşadığı değişim ve dönüşüm süreci Martin Eden’ı bambaşka biri haline getirirken yitirdikleri de çok büyük şeylerdir aslında. Çıraklıktan ustalığa, işçilikten başarılı bir yazarlığa giden yolda Martin Eden trajik bir sona sürüklendiğinin farkına çok geç varır.
Her açıdan çok başarılı bir olay örgüsüne ve karakter betimlemesine sahip, akıcılığını kaybetmeyen bir kitaptı. Her kitap okunacak zamanı kendi belirler diye düşünüyorum. Bence Martin Eden’ı en keyif alacağım bir dönemde, sindire sindire ve çok severek okudum. Kesinlikle tavsiyemdir. Hayatınızın bir döneminde mutlaka okuyun.
#kzlgezegenöneriyor #martineden #jacklondon #işbankasıkültüryayınları

Karanlık Kız – Elena Ferrante

Karanlık Kız


Karanlık Kız’ın sayfalarını çevirmeye başladığınız andan itibaren içinizi bir tekinsizlik sarıyor. Her an bir şeyler olacak hissiyle okuyorsunuz. Bir çift göz sizi sürekli izliyormuş gibi. Görünürde hiçbir şey olmuyor ama kitap bitene kadar da bu huzursuzluk hissi gitmiyor.
Tek başına uzun bir yaz tatiline çıkan İngiliz edebiyatı öğretmeni Leda’nın dengesi ve sakin tatil rutini, kumsalda denk geldiği Napolili bir aile tarafından bozulduğunda Leda hem bu aileyi ve kadınlarını hem de kendi aile hayatını, geçmişini gözden geçirir.
Elena Ferrante’nin bu romanı filme de uyarlandı. Başrolde de çok sevdiğim Olivia Colman var. En kısa zamanda izleyeceğim.
#kzlgezegenöneriyor #karanlıkkız #elenaferrante #everestyayınları