Bağlar – Domenıco Starnone

Bazı ilişkiler öyle hassas bağlarla kurulmuştur ki, bir kere koptuktan sonra asla eskisi gibi olmaz. Hep bir iz, hep bir yara kalır..
Bağlar tam da bunun hikayesini anlatıyor.. Eşini aldattıktan ve evi terkettikten tam 4 yıl sonra geri dönen bir adam, bu geri dönüşü kendi başarısı olarak görmek için direnen bir kadın ve arada kalan çocuklar.. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının her fırsatta ortaya çıktığı, bir kelimenin, bir bakışın yerle bir edeceği kopmaya hazır bağlar.. Ailenin her bir bireyinin gözünden ayrı ayrı anlatılan bu yeniden bir araya gelme durumu bütün yönleriyle ve bütün duygularla başarılı bir şekilde ortaya konulmuş.. #kzlgezegenöneriyor

Şeytan Disko – Yaprak Öz

2020 biterken, ben de Yaprak Öz’ün bütün kitaplarını bitirmiş bulunuyorum. Bu sene sayfamda bol bol Yaprak Öz kitaplarını gördünüz, çünkü kitaplarına bayıldım. Ve her paylaşımda söylediğim gibi hepsi sonuna kadar tavsiyemdir. Her kitabında gerilim, korku sizi yalnız bırakmıyor ama gelin görün ki ben hiçbir kitabında Şeytan Disko’daki kadar üç buçuk atmamıştım. Daha önce Tilki,Baykuş,Bakire için en çok gerildiğim kitabı demiştim ama sözümü geri alıyorum bu kitap çıtayı arşa çıkardı.. Ben genelde geceleri kitap okumayı seviyorum, bunu da gece okumak gibi bir yanılgıya düştüm, tövbeler olsun daha da gece kitap okumam.. Konusu hakkında çok bir şey söylemek istemiyorum her zamanki gibi elinizden bırakamayacağınız güzellikte bir kitap. Bu türde kitapları okumayı seven kişilerin sevmemesi imkansız bence. Bu yıl benim için kesinlikle Yaprak Öz yılı oldu. İyi ki yazmış, iyi ki tanışmışız kendisiyle.. #kzlgezegenöneriyor

Ev – Nermin Yıldırım

Nermin Yıldırım benim kalemine çok güvendiğim, bugüne kadar okuduğum hiçbir kitabında yanılmadığım ve istisnasız herkese önerdiğim bir yazar. Dili kullanmadaki ustalığı, kitaplarında oynadığı küçük oyunlar, rastladığınızda gülümseten tanıdıklarla her okuyuşunuzda kendinizi çok farklı bir dünyanın içinde buluyorsunuz. Ev, onun son romanı.. Portekiz’den İspanya’ya doğru camino de Santiago yapmaya karar veren Seher ve ona eşlik eden Ogo’nun hikayesini okurken bu yolculuğun aynı zamanda kişinin kendine doğru yaptığı içsel bir yolculuk olduğunu da görüyorsunuz. Seher’in kendiyle ve çevreyle olan hiç bitmeyen çatışması, kabuklarını bir bir kaldırarak yaralarını sürekli kanatması, acıları, hesaplaşmaları, bir yere ait olamaması, yarım kalmışlığı, vazgeçişleri, bir “ev” istemesi ya da hiçbir “ev” e sığamaması.. Kitabı okuduktan sonra durup şöyle bir düşünüyorsunuz: Bu yolculuk bir yerden uzaklaşmak için mi yapıldı yoksa bir yere ya da kendine varabilmek için mi? Yola başladığındaki kişiyle bittiğindeki kişi aynı mı? Ya da en önemlisi kısacık tek bir kelime içinde hangi anlamları barındırıyor? “Ev” dediğimiz şey tam olarak neresi? Bitirdiğimde işte bu sorular karşıladı beni. Ve okurken Nermin Yıldırım’ın da aynı yolculuğu yaptığını öğrendim. Bu yüzden okuduklarım benim için farklı anlamlara da bürünmüş oldu..
#kzlgezegenöneriyor