Palyaço – Heinrich Böll

Palyaço

“Güzel bir söz vardır: hiçbir şey. Hiçbir şey düşünme. Başbakan’ı düşünme, Katolikleri de düşünme. Küvette ağlayan, terliklerine kahve damlayan o palyaçoyu düşün.” ——————————————–
Varlıklı bir ailenin oğlu olmasına karşın meslek olarak palyaçoluğu seçmiş biri Hans Schiner. Beraber yaşadığı Katolik sevgilisi Marie toplum baskısına dayanamayıp onu terk ettiğinde Schiner bu kayıp yüzünden yıkılır, yalnızlaşır, sanatı bitme noktasına gelir.. Dar kafalı burjuva toplumunun ikiyüzlü düşüncelerini kabul etmemekle kalmayıp bütün o acımasızlıklarını ve boş kurallarını insanların yüzüne tokat gibi çarpmaktan çekinmediği için yalnız bırakılan Schiner’in hayatı, düşünceleri ve sonu beni çok etkiledi. Kitabı iyi ki okumuşum dedirtti.. Evet o bir palyaço.. Hatta melankolik bir palyaço.. Ama aynı zamanda, kendinden daha çok maske takanlara o maskenin ardındaki sarsıcı gerçekleri söylemekten de hiç vazgeçmeyen biri.. #kzlgezegenöneriyor 

Bunlar Da Mı İnsan – Primo Levi

Bunlar Da Mı İnsan


1944’te, beraberindeki 650 kişiyle birlikte Auschwitz Toplama Kampı’na gönderildiğinde 24 yaşındaydı İtalyan Yahudisi Primo Levi.. O 650 kişiden sadece 21 kişi hayatta kalmayı başarabildi, Levi de onlardan biri..
Bunlar Da Mı İnsan, Levi’nin yaşadığı zulmün kitabı.. Bir insan başka bir insana bu kadar şiddeti nasıl yapar, bu kadar nefreti nasıl besleyebilir aklınız almıyor okurken. Toplama ve ölüm kamplarının cehennemini, yitip giden onca insanın çığlığını o günleri bizzat yaşamış birinin kaleminden okumak çok daha fazla etkiliyor insanı.. Almanca kelimeler bazen zorlasa da ilgilenenlerin okumasını şiddetle tavsiye ederim.. #kzlgezegenöneriyor

Yüzbaşının Kızı – Puşkin

Yüzbaşının Kızı

Puşkin’in en önemli eserlerinden olan Yüzbaşının Kızı’nda, 18.yy Rusya’sında, rejimin çalkantılı ve belirsiz olduğu bir dönemde orduya katılan genç asilzade Pyotr Andreyiç ile Yüzbaşı Mironov’un kızı Maria İvanovna’nın birbirlerine duydukları aşk ve bu aşkın geri planında da o dönemin önemli olaylarından Pugaçov Ayaklanması anlatılıyor..
Dönemin şartlarını ve halkın yaşantısını çok iyi tasvir etmiş, fazlasıyla akıcı ve kolay okunabilen bir Rus klasiği.. Uzun zaman önce Varlık Yayınları’ndan okumuştum.. Yapı Kredi Yayınları çevirisinde ise Sabahattin Ali’nin de imzası var.. Puşkin okumak isteyenlere tavsiyemdir. #kzlgezegenöneriyor

Bakir İntiharlar -Jeffrey Eugenides

Bakir İntiharlar

“Neler hissettiğinizi bilmiyorum. Biliyormuş gibi yapmaya da kalkışmayacağım.” ——————————————–
Katı kuralları olan bir ailenin beş kızı Cecilia, Therese, Bonnie, Lux ve Mary.. Bu sırayla intihar ediyorlar. Sürdürdükleri ilginç yaşamla da, intiharlarıyla da mahallede merak konusu olan bu beş kız kardeş çevrelerindeki herkesin hayatında bir iz bırakarak gidiyor ve yirmi yıl sonra bile onları hatırlayan herkese aynı soruyu sordurtuyor: Neden ölümü seçtiler?
Konusu bakımından okuduğum en ilginç kitaplardan biri olmayı başardı Bakir İntiharlar.. Uzun zamandır bekletiyor ve çok da merak ediyordum, nihayet okudum.. Ayrıca kendisi #1001kitap listesinde.. #kzlgezegenöneriyor

Unutma Beni Apartmanı – Nermin Yıldırım

Unutma Beni Apartmanı

Nermin Yıldırım ile ikinci buluşmam için yazarın ilk romanı olan Unutma Beni Apartmanı’nı seçmiştim.. Bir süredir de Süreyya ile birlikteydim işte..
Unutma Beni Apartmanı, hayatını hayalet yazar olarak sürdüren kırk üç yaşındaki Süreyya’nın o güne dek hiç görmediği annesinin sesini bir gün ansızın telefonda duymasıyla başlıyor. Ve bu telefonla birlikte geçmişini, kaybettiklerini, kaybetme korkusuyla vazgeçtiklerini, kaçırdığı fırsatları bir bir düşünmeye başlıyor Süreyya..
Süreyya’nın hayatını anlatırken, o dönemin Türkiye’sinde yaşanan toplumsal ve siyasi olaylara da değinmiş yazar. Ama bunu öyle başarılı yapmış ki anlatılanlar kitabın içinde sırıtmamış, kendi yolunu bulmuş.. Tıpkı Süreyya’nın NY için yazdığı romanların anlatıldığı kısımlar gibi..
Aslında başlarda bu çok katmanlılığa alışmakta zorlandım. Bu yüzden de ilerlemem biraz zaman aldı. Sonradan ilerledikçe de tadına vararak okumak istedim..
Kitaplardan kazandığım arkadaşlarıma Süreyya’yı da kattığım için memnunum. Şimdi sıra diğer buluşmalarda.. #kzlgezegenöneriyor

İki Şehrin Hikayesi – Charles Dickens

İki Şehrin Hikayesi

“O günler en iyisiydi, ya da en kötüsüydü; akıl çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı; ışık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için önümüzde hiçbir şey yoktu; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk.” ——————————————–
Edebiyat dünyasının “Dickens’ın en büyük tarihi romanı” olarak, yazarın kendisinin ise “yazdığım en iyi hikaye” olarak tanımladığı İki Şehrin Hikayesi, tarihin en büyük olaylarından biri olan Fransız Devrimi çevresinde biçimleniyor.. Senelerce Bastille’de hapsedilmiş Dr.Manette ve çevresindeki bir grup insanın Paris ve Londra arasında; karmaşanın, açlığın, vahşetin ortasında ve giyotinin gölgesini her an hissederek sürdürdükleri yaşamın okuyucuya aktarılışı ve bunun yanında dönemin acımasız toplumsal koşullarının da irdelenişi çok başarılıydı..
Özellikle üçüncü bölümden sonra olaylar hızla gelişti. Kitabın nasıl bittiğini anlayamadım desem yeridir..
Dr.Manette değişen ruh halleri ve eskiye dönüşleri ile etkileyici bir karakterdi kitapta. Ama beni en çok etkileyen karakter, özellikle kitabın sonundaki davranışıyla Sydney Carton oldu. Ah Carton o nasıl bir yürek sendeki.. Okuyanlar neden bahsettiğimi anlayacaktır. Okumayanlar için ise kitap zaten tavsiyemdir.. #kzlgezegenöneriyor

Arayışlar – Lou Andreas-Salome

Arayışlar

Genç kızlık döneminde kuzeni Benno’ya delice aşık olan ve nişanlanan Adine, bir erkeğe kayıtsız şartsız teslim olmayı, onun her istediğini yapmayı normal görmektedir.
Ancak Paris’e gidip resim atolyesi açtıktan ve sanatında ilerleyerek kendi ayakları üstünde durduktan sonra bambaşka bir Adine olarak döner..
Bir erkeğe koşulsuz teslim olmak mı yoksa entelektüel doyuma ulaşmak mı? Yazar kısacık kitapta bu ikilemi çok güzel aktarmış okuyucuya.. Daha önce aynı yazardan Feniçka’yı okumuştum. Bunu ondan daha çok beğendiğimi söyleyebilirim.. #kzlgezegenöneriyor

Antabus – Seray Şahiner

Antabus

Seray Şahiner ile tanışma kitabım oldu Antabus.. Erkek şiddeti, aile baskısı, zorla evlendirilme ve tecavüz.. Hemen her gün televizyonlarda, gazetelerde sıklıkla karşımıza çıkan ve ne yazık ki hayatı kayıtsız kalınan bir parçası haline gelmiş kavramlar bunlar..
Seray Şahiner’in bu kısa romanının anlatıcı kahramanı da üçüncü sayfa haberlerine defalarca konu olan kadınlardan biri: Leyla Taşçı.. Ve onun “sıradan” bir hayat kurma hayalinden Antabus ıslatmaya uzanan hikayesi..
El alemin karıları geceden kuru fasulye-nohut ıslar, Leyla Antabus ıslıyor. Çünkü özgür olmak istiyor. Özgür ve mutlu..
Seray Şahiner’in üslubuyla çok daha etkileyici olmuş konu. Kısa ama sizi ilk sayfadan içine çeken ve etkileyen bir kitap. Kadın yazarlar iyi ki var!  #kzlgezegenöneriyor

Dokunmadan – Nermin Yıldırım

Dokunmadan

Çok, çok beğendiğim bir tanışma kitabı oldu Dokunmadan.. Nermin Yıldırım okumak için neden bu kadar beklemişim acaba?
İnsanlara, duygulara, başka yaşamlara, hayata “dokunmadan” ilerlemeye çalışan Adalet kalbimin tam orta yerine dokundu da gitti..
Yazarın kalemi, kullandığı kelimeler, yarattığı dünya harikaydı. Başladığım andan itibaren kalemi de elimden bırakamadım desem yeridir.. Altını çizmediğim cümle kalmadı neredeyse ve kitap resmen su gibi aktı gitti elimde..
Velhasıl, sonuna kadar tavsiye ediyorum.. #kzlgezegenöneriyor

Feniçka – Lou Andreas-Salome

Feniçka

Bağımsız ve özgürlükçü yaşamıyla feministler için bir rol model olan Lou Andreas-Salome’nin Feniçka’sı yazarın bir deneyimine dayanır..
Geleneksel cinsiyetler arası ilişkileri pek de umursamayan Feniçka ve psikolog Max Werner arasındaki dostluk ve sohbetlerin ışığında, her daim belli kalıplar içine sokulan kadınların aslında ne şekilde değerlendirilmesi gerektiğini de anlatmış yazar.. Ve kitabın asıl amacı da bu bana göre..
Aslında oldukça sade bir kitap ama üstünde durup düşünülmesi gereken birçok cümleyi barındırması bakımından önemli ve güzel.. İşte o cümlelerden biri:
“İnsan kadınları ister idealize etsin ister şeytanileştirsin, her durumda bir erkeğe bağlı değerlendirip basitleştiriyordu.” #kzlgezegenöneriyor