Anne Frank’in Hatıra Defteri – Ari Folman / David Polonsky

Anne Frank'in Hatıra Defteri

Anne Frank’in henüz küçük bir kızken ailesiyle birlikte yaşadığı korku dolu hayatı hemen herkes biliyordur. Saklandıkları Arka Ev’de yaşadıkları bütün zorluklara rağmen hayatı sevmekten hiç vazgeçmemesiyle aynı zamanda umudun da simgesi haline gelmiş biri Anne Frank. Ondan geriye kalan tek şey o günlerde yazmayı alışkanlık haline getirdiği hatıra defteri. Ve aileden geriye sağ kalmayı başarmış tek kişi olan babasının sayesinde bizler de bu dokunaklı hayatı okumuş oluyoruz. Beni her zaman çok fazla etkileyen bir hayat hikayesi. Çizgi roman olarak bir kez daha okumak yine çok etkiledi ve farklı bir deneyim de oldu. Anne Frank’i tanımayan ve okumayan kimse kalmasın isterim.

#annefrank#annefrankdiary#annefrankınhatıradefteri

📌 #bizimbuyukchallengeimiz | bir grafik roman.

Kız Kardeşler – Lily Tuck

Kız Kardeşler

Bir kadının, kocasının eski eşini takıntı haline getirdikten sonra izini sürmeye başlamasını ve devamında gelişen olayları anlatan Kız Kardeşler romanı hiç beklemediğiniz bir şekilde insanı şaşırtan hatta biraz ürperten bir noktaya ilerliyor. İç içe geçmiş bir ilişkiler sarmalı ortaya çıkıyor. Okuması oldukça kolay fakat içerdiği sadakat, kıskançlık ve takıntı sarmalıyla sarsıcı darbeleri ardı ardına alıyorsunuz. Kendisi ince, içeriği hacimli ve oldukça ilginç kitaplardan. Tavsiyemdir, seversiniz.

📌 #bizimbuyukchallengeimiz | İletişim Yayınları Dünya Edebiyatı Dizisinden bir kitap.

#kzlgezegenöneriyor#iletişimyayınları#kızkardeşler#lilytuck

Nefeshane – B. Nihan Eren

Nefeshane

Nihan Eren, nefes almayı bambaşka açılardan ele alıyor Nefeshane’de. İçinde hepsi İstanbul’da geçen sekiz öykü var. Kimi bir mezarın içinden, kimi nemli bodrum katından, hastane odasından, lüks gece kulübünden ya da sıradan bir apartman dairesinden öyküler. Mekânlar, hayatlar, kişiler farklı. Bazısı hayatı boyunca yaşadığı eksik tamamlanınca nefes alıyor, bazısı ruhundaki yara iyileşince. Bir soluğun varlığına şükreden de var, verilen son nefesle birlikte tekrar nefes almaya başlayan da. Kimi bir nefese muhtaç, kimini bir nefes bütünlüyor. Ama ne olursa olsun, “hep nasıl olduysa” öyle devam ediyor hayat. Ben çok sevdim, öykü okumayı seven herkese tavsiyemdir.

#kzlgezegenöneriyor#nihaneren#öykü#yapıkrediyayınları#nefeshane

📌 #bizimbuyukchallengeimiz | bir arkadaşınız çok övdüğü için canınızın çektiği bir kitap.

Gertrud – Hermann Hesse

Gertrud

Goethe’nin Genç Werther’in Acıları’ndan yansımalar taşıyan, bir müzisyenin sanat yaşamına ilişkin trajik portresini çizen Gertrud, benim Hermann Hesse’den okuduğum ikinci kitap oldu ve çok beğendim.
Ünlü besteci Kuhn’un zorluklarla başlayan yaşamında çektiği sıkıntıları, bir yere ait olma ve kabul görme çabasını, adı her yerde duyulan bir besteci olma yolundaki adımlarını okurken aynı zamanda onun yakın dostu Heinrich Mouth ve aşık olacağı kadın Gertrud Imthor ile yaşadığı karmaşık ilişkileri de yine baş karakterin ağzından dinliyoruz.
Müziğin ne kadar evrensel olduğunu ve aynı zamanda bir aşk kadar tutkulu ve yakıcı da olabildiğini gösteren, karakter tahlillerinin de aynı şekilde başarıyla yapıldığı çok güzel bir kitap Gertrud. Hesse okumaya devam edeceğim.

#kzlgezegenöneriyor#hermannhesse#gertrud#yapıkrediyayınları#roman

📌 #bizimbuyukchallengeimiz | yaşamadığınız bir şehirden aldığınız bir kitap.

Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam – Jean Louis Fournier

Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam

Jean Louis Fournier’in kaleminden “baba” imgesini anlattığı otobiyografik bir kitap Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam.
Kahraman, koruyucu, şakacı, sorunlu… Bir çocuğun gözünden bütün yönleriyle babasını okurken Fournier’in etkileyici kalemi her satırda kendini belli ediyor. Bazen öyle bir cümleye denk geliyorsunuz ki, durup düşünmeden kitaba devam edemiyorsunuz. Bütün kitaplarını sevdiğim ve tavsiye ettiğim bir yazar.

📌 #bizimbuyukchallengeimiz | adı en az 4 kelimeden oluşan bir kitap.

#kzlgezegenöneriyor#jeanlouisfournier#yapıkrediyayınları#aslakimseyiöldürmedibenimbabam

Bin Yılın Aşkı – Akira Mizubayashi

Tokyo Üniversitesi’nde Fransızca profesörü Sen-nen, Fransız Mathilde ile evlenerek Paris’e yerleşir. Bir kızları, mutlu bir evlilikleri ve huzurlu bir yuvaları olur. Bu mutlu evlilik Mathilde amansız bir hastalığa yakalanana kadar devam eder.
Elbette sadece bunu anlatan bir kitap değil Bin Yılın Aşkı. Bunun çok daha ötesinde bir tutku var içinde: Müziğin evrensel gücü. Sen-nen’in gençlik yıllarından başlayan ve yıllar sonra tekrar uyanan Figaro’nun Düğünü operasına olan tutkusunu okumak bu kitabı beklentilerin ötesine taşıdı benim için. Sanki kitapta kelimeler yerine notalar vardı, bütün bir hikaye bu dört perdelik operayla anlatıldı, hayatın acı tatlı bütün tesadüflerini müzikle doldurdu yazar.
Çok güzel, çok nahif ve tutkulu bir kitaptı.

📌 #bizimbuyukchallengeimiz | bir kadın çevirmenin çevirdiği bir kitap.

#kzlgezegenöneriyor#binyılınaşkı#akiramizubayashi#yapıkrediyayınları#roman