İşte Böyle Oldu – Natalia Ginzburg

İşte Böyle Oldu

İşte Böyle Oldu bir kadının öfkesinin hiç gizlemeden, en yalın, en doğrudan anlatımı.
Tabancaya uzanan ve ateş eden o elin ardındaki bütün hikayeyi, öfkeyi, çaresizliği, yalnızlığı bu kadar net ve etkileyici bir biçimde anlatmak kitabı o kadar nefis bir hale getirmiş ki. Bir oturuşta okuyabileceğiniz harika bir iç döküş kitabı. Ben daha fazla bir şey yazmayayım, okumayanlar mutlaka okusun.

📌 #bizimbuyukchallengeimiz’24 | Size hediye edilmiş bir kitap

#kzlgezegenöneriyor#işteböyleoldu#nataliaginzburg#canyayınları

Miras – Vigdis Hjorth

Miras

Norveçli yazar Vigdis Hjorth, Miras kitabında bir ailenin görünenin ardında nasıl bir portre çizdiğini ve aile bireylerinin birbiriyle olan ilginç ilişkisini anlatıyor. Aile olmanın gerektirdiği bazı sorumlulukların ve yakınlığın yol açtığı yaraları, hem hemen koparılabilecekmiş gibi gözüken hem de her şeye rağmen kopmadan devam eden bağların dört kardeş ve miras kalan iki kulübe üzerinden anlatıldığı bir hikaye bu.
Kitap konusu itibariyle farklı ve ilgi çekici ancak anlatımı bana çok tekdüze geldiği için kitaptan beklediğim o keyfi maalesef alamadım bu da beni hayal kırıklığına uğrattı çünkü çok büyük beklentilerle başladığım bir kitaptı. Anlatımın inişli çıkışlı ve sürükleyici olmaması da bir noktada beni tıkadı, hep aynı döngüde aynı şeyleri dönüp dönüp okuyormuş gibi hissettim.
Herkes tarafından çok beğenilen bir kitabı o kadar da beğenmeyince sorun bende mi acaba diye düşünüyorum bazen. Ama her durumda kitapla ilgili görüşlerimi paylaşmak istedim. Okumayanlar şimdiden kusura bakmasın.

📌 #bizimbuyukchallengeimiz’24 | Sevdiğiniz bir yazar övdüğü için canınızın çektiği bir kitap

#miras#vigdishjorth#sirenkitap#roman

Kupa Kraliçesi – Akira Mizubayashi

Kupa Kraliçesi - Akira Mizubayashi

Bin Yılın Aşkı kitabı ile tanıştığım ve çok sevdiğim yazar Akira Mizubayashi’den Kupa Kraliçesi’ni okudum bu kez de.
1939 yılında Çin-Japon savaşının ayırdığı Jun ve Anna’nın her türlü zorluğa rağmen sürdürmeye çalıştıkları ama maalesef yarım kalan aşklarının yıllar sonra bir kitap sayesinde tekrar gün yüzüne çıkmasını müziği kelimelerle harmanlayarak anlatıyor yazar Akira Mizubayashi. Bu onun en iyi yaptığı şey. Kitaplarını başka bir noktaya taşıyan başarısı da burada gizli zaten.
Savaşın etkilerinden ve yarım kalan bu aşktan yıllar sonra genç viyola sanatçısı Mizune büyük ebeveynleri Jun ve Anna’yı tanıyacağı bir tesadüfe ilerlerken karşısında Oto’yu bulur.
Kitabı güzel kılan konusunun yanında büyük ölçüde müziğin gücü. Her bir nota, her bir beste kelimelerle müthiş bir şekilde uyumlu. Savaşın bütün acımasızlığını da, aşkın bütün sıcaklığını da inişli çıkışlı notalarda bulmak mümkün.
Çok severek okuduğum bir kitap oldu. Yazardan okumadığım tek bir kitap kaldı, o da okumak için kitaplığımda zaten.

📌 #bizimbuyukchallengeimiz’24 | Bir kadın çevirmenin çevirdiği bir kitap

#kzlgezegenöneriyor#akiramizubayashi#kupakraliçesi#yapıkrediyayınları#roman