O Gece Gördüm Onu – Drago Jancar

Öyle güzel bir kitap okudum ki, bende bıraktığı etkileri nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Başlarken sadece bir aşk hikayesi okuyacağımı düşünmüştüm ama bu kitap için sadece bir aşk hikayesini anlatıyor demek büyük haksızlık olur. İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde başlayan bir aşk ve beraberinde gelişen olaylar beş farklı karakterin ağzından ayrı ayrı anlatılıyor. Bu şekilde olaylara çok yönlü bakmış ve daha fazla derine inmiş oluyorsunuz.. Savaşın bütün yıkıcılığı, sarsılan bağlar, kayıplar, beklenenler, bitmeyen bir umut ve sevgi.. Ve canım Veronika, seni asla unutmayacağım.
O kadar etkileyiciydi ki, kesinlikle tavsiye ediyorum. Benim için 2021’in unutulmaz kitapları arasında çoktan yerini aldı. Siz de listenizde yer verirseniz asla pişman olmayacaksınız..
#kzlgezegenöneriyor

Beşinci Çocuk – Doris Lessing

Beşinci Çocuk


Harriet ve David geleneksel ve muhafazakar bir aile yapısına sahip olan ve en az altı çocuk isteyen bir çift.. Hayal ettikleri ölçüde dört çocukları, otel gibi bir evleri ve kalabalık bir çevreleri var. Bu mutlu gözüken ailenin bütün hayatı beşinci çocuk Ben’in doğmasıyla değişiyor. Ben ne down sendromlu ne de başka bir engeli var ama neredeyse yaratık olarak nitelendirilebilecek görüntüye sahip. Ama nihayetinde bir çocuk ve diğer tüm çocuklar gibi ihtiyaçları var.
Doris Lessing, Ben üzerinden bütün bir toplumun resmini gösteriyor. Her ne kadar Ben öyle olmasa da engelli çocuklara ve anneleri başta olmak üzere ailelerine yöneltilen bakışlar, eleştiriler, acımasızlıklar, çoğu zaman en yakınlarınızdan gelen kötülükler. Sizden beklenenlerin yanında kimsenin size ne hissettiğini sormaması.. Ben ile birlikte birçok kişiye üzülüyor, anlamaya çalışıyor, tavırlara öfkeleniyorsunuz.. Çok güzel, çok doyurucu, dolu dolu ve akıcı bir kitaptı.. Siz de Doris Lessing ile mutlaka tanışmalısınız..
#kzlgezegenöneriyor 

Iza’nın Şarkı – Magda Szabó


Iza’nın Şarkısı.. Bir süredir beni bu kadar etkileyen ve duygulandıran bir kitap okumamıştım.. O kadar çok duyguyu aynı anda hissederek okudum ki herkese ayrı ayrı üzüldüm, ayrı ayrı hak verdim.. Ama en çok Iza’nın annesi Etelka etkiledi beni.. Yaşamını ailesinden uzakta başka bir şehirde ve bambaşka bir çevre içinde sürdüren başarılı bir doktor Iza.. Ailesine bağlı ama doğup büyüdüğü yere ve anne babasının düşünce tarzına fazlasıyla uzak.. Günün birinde babası ölüyor ve Iza hiç istemediği o yere gidip annesini yanına alıyor. Yani Etelka’nın hiç alışık olmadığı ve asla da alışamayacağı Budapeşte’deki kendi evinde, ona ait olmayan eşyalarla dolu küçük bir odaya.. Iza’nın Şarkısı asıl bu noktada başlıyor. Bir yere ait olamamak, yalnızlık, kuşak çatışması, gösterilemeyen sevgi.. Kaçınılmaz sona adım adım yaklaşırken Iza ve annesi gibi siz de biliyorsunuz ne olacağını. Anlıyorsunuz, görüyorsunuz. Belki okurken kendi hayatınızı da gözden geçiriyorsunuz. Her bakımdan çok etkileyici bir romandı. #kzlgezegenöneriyor

Aile Mutluluğu – Tolstoy

Klasikler söz konusu olduğunda İş Bankası Kültür Yayınları’nın Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi her zaman ilk tercihim oluyor.. Çevirileri ve basımları çok beğeniyorum ve okumalarım daha keyifli hale geliyor.. Tolstoy’dan Aile Mutluluğu da yakın zamanda bu seriden okuduğum bir kitaptı..Birbirinden çok farklı karakterlere sahip iki insanın evlilikte aradıklarını bulamaması, başlangıçtaki yoğun duyguların zamanla başka duygulara evrilmesi ve sorunlarını çözmek için iletişim kuramamaları sonucu evliliklerinin farklı bir sevgi kavramıyla devam etmesi üzerine kurulu bu kısa kitabı okurken aynı zamanda karakterlerin duygularını dışa vurdukları diyalogların etkileyiciliği okumamı çok keyifli hale getirdi..
#kzlgezegenöneriyor 

Her Yas 18 Ay Sürer – Annie Hartnett

Elvis sadece 10 yaşında.. Adını Elvis Presley’den almış ve annesi Presley’nin ruhunun kızında yaşayacağına inanıyor. Aklınıza gelmeyecek her türlü bilimsel bilgi Elvis’de var.. Renklerin en mutluluk vereni hangisi, en uzun yaşayan kemirgen, bir zürafanın ağırlığı.. Öyle ki sevdiğiniz birini kaybettiğinizde tutmanız gereken yasın ne kadar süreceğini bile biliyor: Tam 18 ay.. Ama bu bilgilerin işe yaramadığı çok şey var hayatında. Mesela uyurgezer olan annesi nehirde kazara mı boğuldu yoksa kendini mi öldürdü? Ya da annesi gibi uyurgezer olan ablası Lizzie’yi korumak için daha kaç gece uyanık kalması gerekecek? Ne zaman normal bir aile olacaklar? Bunları bilmiyor..
Her Yas 18 Ay Sürer’de küçük Elvis ölüm acısıyla nasıl baş edildiğini, aile olmanın ne kadar önemli olduğunu ve hayata dair başka pek çok şeyi anlatıyor bize.. O kadar tatlı, eğlenceli ve dürüst ki.. Küçücük kalbine dünyalar kadar çok şey sığdırmış ve her şeye rağmen inandıklarından hiç vazgeçmiyor. Onun ve ailesinin hayatını bazen hüzünle bazen gülümseyerek okuyorsunuz.. Benim için çok güzel bir okumaydı ve 2021’in en iyi kitapları arasında şimdiden yerini aldı.. Size de tavsiye ederim..
#kzlgezegenöneriyor

Bağlar – Domenıco Starnone

Bazı ilişkiler öyle hassas bağlarla kurulmuştur ki, bir kere koptuktan sonra asla eskisi gibi olmaz. Hep bir iz, hep bir yara kalır..
Bağlar tam da bunun hikayesini anlatıyor.. Eşini aldattıktan ve evi terkettikten tam 4 yıl sonra geri dönen bir adam, bu geri dönüşü kendi başarısı olarak görmek için direnen bir kadın ve arada kalan çocuklar.. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının her fırsatta ortaya çıktığı, bir kelimenin, bir bakışın yerle bir edeceği kopmaya hazır bağlar.. Ailenin her bir bireyinin gözünden ayrı ayrı anlatılan bu yeniden bir araya gelme durumu bütün yönleriyle ve bütün duygularla başarılı bir şekilde ortaya konulmuş.. #kzlgezegenöneriyor

Şeytan Disko – Yaprak Öz

2020 biterken, ben de Yaprak Öz’ün bütün kitaplarını bitirmiş bulunuyorum. Bu sene sayfamda bol bol Yaprak Öz kitaplarını gördünüz, çünkü kitaplarına bayıldım. Ve her paylaşımda söylediğim gibi hepsi sonuna kadar tavsiyemdir. Her kitabında gerilim, korku sizi yalnız bırakmıyor ama gelin görün ki ben hiçbir kitabında Şeytan Disko’daki kadar üç buçuk atmamıştım. Daha önce Tilki,Baykuş,Bakire için en çok gerildiğim kitabı demiştim ama sözümü geri alıyorum bu kitap çıtayı arşa çıkardı.. Ben genelde geceleri kitap okumayı seviyorum, bunu da gece okumak gibi bir yanılgıya düştüm, tövbeler olsun daha da gece kitap okumam.. Konusu hakkında çok bir şey söylemek istemiyorum her zamanki gibi elinizden bırakamayacağınız güzellikte bir kitap. Bu türde kitapları okumayı seven kişilerin sevmemesi imkansız bence. Bu yıl benim için kesinlikle Yaprak Öz yılı oldu. İyi ki yazmış, iyi ki tanışmışız kendisiyle.. #kzlgezegenöneriyor

Ev – Nermin Yıldırım

Nermin Yıldırım benim kalemine çok güvendiğim, bugüne kadar okuduğum hiçbir kitabında yanılmadığım ve istisnasız herkese önerdiğim bir yazar. Dili kullanmadaki ustalığı, kitaplarında oynadığı küçük oyunlar, rastladığınızda gülümseten tanıdıklarla her okuyuşunuzda kendinizi çok farklı bir dünyanın içinde buluyorsunuz. Ev, onun son romanı.. Portekiz’den İspanya’ya doğru camino de Santiago yapmaya karar veren Seher ve ona eşlik eden Ogo’nun hikayesini okurken bu yolculuğun aynı zamanda kişinin kendine doğru yaptığı içsel bir yolculuk olduğunu da görüyorsunuz. Seher’in kendiyle ve çevreyle olan hiç bitmeyen çatışması, kabuklarını bir bir kaldırarak yaralarını sürekli kanatması, acıları, hesaplaşmaları, bir yere ait olamaması, yarım kalmışlığı, vazgeçişleri, bir “ev” istemesi ya da hiçbir “ev” e sığamaması.. Kitabı okuduktan sonra durup şöyle bir düşünüyorsunuz: Bu yolculuk bir yerden uzaklaşmak için mi yapıldı yoksa bir yere ya da kendine varabilmek için mi? Yola başladığındaki kişiyle bittiğindeki kişi aynı mı? Ya da en önemlisi kısacık tek bir kelime içinde hangi anlamları barındırıyor? “Ev” dediğimiz şey tam olarak neresi? Bitirdiğimde işte bu sorular karşıladı beni. Ve okurken Nermin Yıldırım’ın da aynı yolculuğu yaptığını öğrendim. Bu yüzden okuduklarım benim için farklı anlamlara da bürünmüş oldu..
#kzlgezegenöneriyor

Deli Tarla – Şermin Yaşar

Deli Tarla

Çok sevdiğim Şermin Yaşar’ın yeni öykü kitabı çıkar da ben bekletir miyim? Tabi ki hemen alıp okudum ve her zamanki gibi çook sevdim.. İçinde sıcacık insan hikayeleri, buruk bir gülümseyişle okuyacağınız hayatlar var.. Her bir öykü kendi içinde o kadar çok duyguyu aynı anda barındırıyor ki kendinizden bir parça bulmadan okumanız mümkün değil.. Deli Tarla, Adieu Hala, Cebimdeki Osman, Çitile, Geçinip Gidiyoruz İşte, Seni Seviyorum Aşkım Nice Senelere.. Bunlar benim kitap en sevdiğim öyküler oldu.. Öykü okumayı sevenlere Şermin Yaşar kitapları şiddetle tavsiyemdir.. #kzlgezegenöneriyor

Jane Eyre – Charlotte Bronte

Jane Eyre

Klasikleri yorumlarken her zaman zorlanırım çünkü ne yazarsam yazayım söz konusu eserleri anlatmak için yetersiz kalır. Bir kitabı okurken anlatılanların içinde kaybolmak, sayfaları çevirirken ruhunuzun beslendiğini hissettiğiniz o anlar, üstünden seneler geçse de aldığınız o tadın hiç bitmemesi.. Jane Eyre’ı okurken bunların hepsini yaşadım.. Küçük yaşta öksüz kalan, onu hiç sevmeyen insanların yanında sevilmemenin eksikliği ve acısıyla büyümeye çalışan Jane hayat yolunda hep taşlara takılarak ilerliyor. Her düştüğünde daha güçlü bir şekilde ayağa kalkıyor. Kendi çabasıyla bir yerlere gelmeye çalışırken hiç yılmıyor. Erkek egemen bir toplumda her şeye başkaldıran ve kendini ispat eden genç ve çok güçlü bir kadın oluyor. Okurken bir yandan üzülüyor, bir yandan o kadar hayran kalıyorsunuz ki.. Sevmemeniz mümkün değil. Yazarın hayatına kısa bir göz attığınızda Jane Eyre’ın yaşadıklarında yazardan izler fazlasıyla var. Bunu bilince okuduklarınız daha da anlamlı oluyor.. Çoğu klasik kalınlığıyla göz korkutur ve aslında bu çok büyük bir önyargıdır. Jane Eyre da 626 sayfa ama nasıl başlayıp nasıl kayboluyorsunuz o sayfalarda, nasıl sona geliyorsunuz hiç anlaşılmıyor. Seneler sonra bile kendini tekrar tekrar okutturabilecek şahane bir başyapıt. Zaten klasiklerin güzelliği ve kıymeti de buradan geliyor bence.. Yorumdan da tahmin edeceğiniz üzere şiddetle tavsiyemdir.. #kzlgezegenöneriyor