Şermin Yaşar’ın bütün kitaplarını severek okudum ama itiraf ediyorum ilk kez bir kitabı beni fazlasıyla duygulandırdı. Tabi bunda artık bir anne oluşumun da etkisi olabilir çünkü Selime Teyze’nin ve Meltem’in hikayesini okurken annelik duygusuyla okumak çok farklı hissettirdi.
Farklı yaşlardan ve farklı hayatlardan iki kadın Selime ve Meltem. Biri annesiz büyümüş, babası sahip çıkmamış, bir türlü hiçbir yere ait hissedememiş kendini. Kimseye güvenip de içini açamamış. Diğeri ise kocası öldükten sonra çocuklarıyla istediği ilişkiyi bir türlü kuramadığı için sonunda çareyi bir köy evine kaçmakta bulmuş. Biri yaşlı biri genç bu iki kadının en büyük ortak özelliği koca bir yalnızlığın içinde debelenip durmaları. Kader belki de bu yüzden bir araya getiriyor onları. Birbirlerinde yaralarını iyileştirmeleri, görünmeyeni görebilmeleri için. Hangisi daha zor diye düşünüyor insan. Kimsenin olmadığı bir yalnızlık mı, yoksa yakınlarının arasındayken hissettiğin yalnızlık mı? Selime Teyze’nin hayatını dinlerken yaşlılığa, Meltem’in hikayesini dinlerken sahipsiz bir çocuğa üzülüyorsunuz. Birine evlat olarak sarılmak istiyor insan, diğerine anne olarak. İkisinin de yalnızlığı geçsin istiyor. Hayat dediğin, herkesi farklı bir yerden sınıyor. Sonra da görünmez iplerle birbirine bağlıyor. Kendi yaran başkasının yarasına merhem olunca hafifliyor belki de. Ya da sadece kendine yetebileceğini fark ediyorsun kim bilir. Selime Teyze’nin nasıl bir sona ulaştığını hayal etmek de bize bırakılmış. Bu kitap da herkes hayatındaki, çevresindeki Selime Teyzelere ve Meltemlere daha dikkatle baksın diye yazılmış bence.
#kzlgezegenöneriyor #şerminyaşar #altıharflibirtatl ı#roman #doğankitap
