Meğer evde çalışmanın adı ev işi diye basite indirgenen bir şey değil, ev içi emeğin ta kendisiymiş. Hatta yapılacak işleri kafanda planlamanın adı da “zihin içi emek” miş.
Meğer hayatı ortaklaşa yaşamanın yolu yardımdan değil her anlamda iş bölümünden geçiyormuş.
Anne olmak, eş olmak, evlat olmak, kadın olmak bilinen tanımlarının çok ötesinde şeyler barındırıyormuş ve toplum bunu bize hiç de böyle anlatmamış çünkü işine gelmemiş.
J.J.Rousseau ne çok yorum yapmış ve ne çok konuşmuş (!)
Meğer feminizm bilinen yüzeysel tanımından çok öte, aslında gözümüzü kulağımızı biraz açtığımızda ayan beyan ortada olan ve kabul görmesi gereken bir şeymiş.
Bu liste böyle uzar gider. Ve hatta bunlar buzdağının sadece görünen kısmı.
Meğer Ben Feministmişim’i kendime göre çok uygun bir zamanda okudum, çok da iyi geldi. Bildiğimiz, doğrusunu bildiğimizi sandığımız, hiç bilmediğimiz ne çok şey var bu konuyla ilgili ve gözümüze normal (!) gözüken çoğu şey aslında ne kadar da yanlış.
Elif Hanım’ı (@blogcuanne) kitabın öncesinde de takip ediyordum ve yazdıklarını severek okuyordum. Kendi feminist aydınlanma yolculuğunda karşılaştıklarını anlatırken aslında hepimizi gözümüzün önünde duranı görmeye davet ediyor. Kitabı okumak tabiri caizse bana ‘durup derin bir nefes aldırdı.’ Ama evdekiler için aynı şeyi söyleyemeyebilirim.
📌 #bizimbuyukchallengeimiz’24 | İçeriği kurgu olmayan bir kitap
#kzlgezegenöneriyor#elifdoğan#blogcuanne#feminizm#meğerbenfeministmişim#doğankitap