Adı hiç geçmeyen Cenova Kenti’nin morgunda, Spino, sınıflandırıp kaydettiği cesetlerle şefkatin, yakınlığın sınırında bir ilişki kurarken, düşünceleri de yaşamla ölüm arasında gidip gelmektedir. Bir delikanlının cesedinin getirilmesi sonucunda, ölüm üzerine arayışında, varolmanın öteki boyutunu, geçici maddeleri, önemsiz ağları da keşfetmeye başlar.
Her insan kendi içinde bir bilmecedir ve kendini bulgulamak istiyorsa döne döne aranması, her şeyi yeni baştan kurması, eski defterleri karıştırması, başkalarının tanıklığına başvurması, yitik izleri sürmesi gerekir. Her olgu, her insan ilişkisi bir bilmece, sonsuz bir gizemdir. Spino, gizini açığa kavuşturmak için, kendisi de bir giz taşıyan bir başkasının peşine düşerek kendi yazgısının izlerini sürer..