Martin Eden, Jack London’ın yarı otobiyografik romanı olarak kabul ediliyor. Yazarın hayatını okuduğunuzda bunun doğru olduğunu siz de görüyorsunuz.
Farklı sınıflar arasındaki değer ve zihniyet farklarını, statü ve servetin toplumdaki önemini bütün detaylarıyla gösteren başarılı bir roman. İdealize edilen o muhteşem hayatın, içine girildiğinde aslında o kadar da güzel bir hayat olmadığının en canlı örneğini Martin Eden gösteriyor.
Aşık olduğu kız ve onun içinde bulunduğu konum uğruna yaşadığı değişim ve dönüşüm süreci Martin Eden’ı bambaşka biri haline getirirken yitirdikleri de çok büyük şeylerdir aslında. Çıraklıktan ustalığa, işçilikten başarılı bir yazarlığa giden yolda Martin Eden trajik bir sona sürüklendiğinin farkına çok geç varır.
Her açıdan çok başarılı bir olay örgüsüne ve karakter betimlemesine sahip, akıcılığını kaybetmeyen bir kitaptı. Her kitap okunacak zamanı kendi belirler diye düşünüyorum. Bence Martin Eden’ı en keyif alacağım bir dönemde, sindire sindire ve çok severek okudum. Kesinlikle tavsiyemdir. Hayatınızın bir döneminde mutlaka okuyun.
#kzlgezegenöneriyor #martineden #jacklondon #işbankasıkültüryayınları