İki Şehrin Hikayesi – Charles Dickens

İki Şehrin Hikayesi

“O günler en iyisiydi, ya da en kötüsüydü; akıl çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı; ışık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için önümüzde hiçbir şey yoktu; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk.” ——————————————–
Edebiyat dünyasının “Dickens’ın en büyük tarihi romanı” olarak, yazarın kendisinin ise “yazdığım en iyi hikaye” olarak tanımladığı İki Şehrin Hikayesi, tarihin en büyük olaylarından biri olan Fransız Devrimi çevresinde biçimleniyor.. Senelerce Bastille’de hapsedilmiş Dr.Manette ve çevresindeki bir grup insanın Paris ve Londra arasında; karmaşanın, açlığın, vahşetin ortasında ve giyotinin gölgesini her an hissederek sürdürdükleri yaşamın okuyucuya aktarılışı ve bunun yanında dönemin acımasız toplumsal koşullarının da irdelenişi çok başarılıydı..
Özellikle üçüncü bölümden sonra olaylar hızla gelişti. Kitabın nasıl bittiğini anlayamadım desem yeridir..
Dr.Manette değişen ruh halleri ve eskiye dönüşleri ile etkileyici bir karakterdi kitapta. Ama beni en çok etkileyen karakter, özellikle kitabın sonundaki davranışıyla Sydney Carton oldu. Ah Carton o nasıl bir yürek sendeki.. Okuyanlar neden bahsettiğimi anlayacaktır. Okumayanlar için ise kitap zaten tavsiyemdir.. #kzlgezegenöneriyor

Arayışlar – Lou Andreas-Salome

Arayışlar

Genç kızlık döneminde kuzeni Benno’ya delice aşık olan ve nişanlanan Adine, bir erkeğe kayıtsız şartsız teslim olmayı, onun her istediğini yapmayı normal görmektedir.
Ancak Paris’e gidip resim atolyesi açtıktan ve sanatında ilerleyerek kendi ayakları üstünde durduktan sonra bambaşka bir Adine olarak döner..
Bir erkeğe koşulsuz teslim olmak mı yoksa entelektüel doyuma ulaşmak mı? Yazar kısacık kitapta bu ikilemi çok güzel aktarmış okuyucuya.. Daha önce aynı yazardan Feniçka’yı okumuştum. Bunu ondan daha çok beğendiğimi söyleyebilirim.. #kzlgezegenöneriyor

Antabus – Seray Şahiner

Antabus

Seray Şahiner ile tanışma kitabım oldu Antabus.. Erkek şiddeti, aile baskısı, zorla evlendirilme ve tecavüz.. Hemen her gün televizyonlarda, gazetelerde sıklıkla karşımıza çıkan ve ne yazık ki hayatı kayıtsız kalınan bir parçası haline gelmiş kavramlar bunlar..
Seray Şahiner’in bu kısa romanının anlatıcı kahramanı da üçüncü sayfa haberlerine defalarca konu olan kadınlardan biri: Leyla Taşçı.. Ve onun “sıradan” bir hayat kurma hayalinden Antabus ıslatmaya uzanan hikayesi..
El alemin karıları geceden kuru fasulye-nohut ıslar, Leyla Antabus ıslıyor. Çünkü özgür olmak istiyor. Özgür ve mutlu..
Seray Şahiner’in üslubuyla çok daha etkileyici olmuş konu. Kısa ama sizi ilk sayfadan içine çeken ve etkileyen bir kitap. Kadın yazarlar iyi ki var!  #kzlgezegenöneriyor

Dokunmadan – Nermin Yıldırım

Dokunmadan

Çok, çok beğendiğim bir tanışma kitabı oldu Dokunmadan.. Nermin Yıldırım okumak için neden bu kadar beklemişim acaba?
İnsanlara, duygulara, başka yaşamlara, hayata “dokunmadan” ilerlemeye çalışan Adalet kalbimin tam orta yerine dokundu da gitti..
Yazarın kalemi, kullandığı kelimeler, yarattığı dünya harikaydı. Başladığım andan itibaren kalemi de elimden bırakamadım desem yeridir.. Altını çizmediğim cümle kalmadı neredeyse ve kitap resmen su gibi aktı gitti elimde..
Velhasıl, sonuna kadar tavsiye ediyorum.. #kzlgezegenöneriyor

Feniçka – Lou Andreas-Salome

Feniçka

Bağımsız ve özgürlükçü yaşamıyla feministler için bir rol model olan Lou Andreas-Salome’nin Feniçka’sı yazarın bir deneyimine dayanır..
Geleneksel cinsiyetler arası ilişkileri pek de umursamayan Feniçka ve psikolog Max Werner arasındaki dostluk ve sohbetlerin ışığında, her daim belli kalıplar içine sokulan kadınların aslında ne şekilde değerlendirilmesi gerektiğini de anlatmış yazar.. Ve kitabın asıl amacı da bu bana göre..
Aslında oldukça sade bir kitap ama üstünde durup düşünülmesi gereken birçok cümleyi barındırması bakımından önemli ve güzel.. İşte o cümlelerden biri:
“İnsan kadınları ister idealize etsin ister şeytanileştirsin, her durumda bir erkeğe bağlı değerlendirip basitleştiriyordu.” #kzlgezegenöneriyor

Elia İle Yolculuk – Zülfü Livaneli

Elia İle Yolculuk

Dünyaca ünlü sinema ustası ve yazar Elia Kazan ve onun filmlerini izleyerek büyüyen, kadim dostu Zülfü Livaneli’nin Cennetin Doğu’su Kayseri’ye, Elia Kazan’ın geçmişine, çocukluğuna yaptıkları yolculuğu anlatan bu kitabı bitirdiğinizde birçok duyguyu aynı anda yaşıyorsunuz. Sevgi, hayranlık, hüzün..
Livaneli öyle bir yazar ki onun kitaplarını okurken birçok şey öğrenmeniz mümkün. Elia Kazan’ın hikayesini okurken Anadolu’yu, Amerika’yı, birçok oyuncu hakkında ilginç bilgi ve anıları da öğreniyor okur. Üstelik bu bilgiler hikayeyi daha da güzel kılıyor..
Ayrıca M.K.Perker’in illüstrasyonlarının güzelliğini de es geçemeyeceğim..
Livaneli okuyup da kalemine hayran kalmamak mümkün değil.. Okumanızı tavsiye ederim.. #kzlgezegenöneriyor

Diriliş – Tolstoy

Diriliş

1899 yılında yayımlanan Diriliş, soylu bir prens olan Dmitri Nehludov’un gençliğinde acı çekmesine yol açtığı, Sibirya’da mahkum olan genç bir kıza vicdan borcunu ödemeye çalışmasının hikayesi.. Ancak Tolstoy’un bu eserle anlatmaya çalıştığı şey sadece bundan ibaret değil.. Kitap, Rusya ceza sistemine yöneltilmiş haklı bir eleştiriyi, yazarın yaşadığı dünyanın adaletsizliğine duyduğu öfkeyi, 19.yy Rusya’sındaki sosyal yaşamı yansıtması bakımından da önemli bir eser..
Seneler sonra karşısına çıkan Katyuşa Maslova’ya yardım etmek için bütün hayatını değiştirmeyi göze alan ve bu uğurda sahip olduğu her şeyden vazgeçen Prens Nehludov ile birlikte suçluluk duygusu, vicdan, bağışlanma kavramlarının, adalet sistemindeki yanlışların, cezaevlerinde yapılan kötü uygulamaların psikolojik bir hikayesi.. Anlatımı çok güçlü ve akıcı, tam anlamıyla Tolstoy’a yakışır bir eser.. #kzlgezegenöneriyor

Kızıl Damga – Nathanıel Hawthorne

Kızıl Damga

Püriten (tutucu) kesimin yerleşmiş olduğu, din kurallarının her şeyden üstün tutulduğu ve bu sebeple de rahiplerin söylediklerine her şeyden fazla önem verildiği 17.yy döneminin katı dünyasında, New England’da geçer Hester Prynne’in hikayesi.. İşlediği zina suçunun cezası olarak göğsünde kırmızı bir A harfiyle yaşamak zorunda kalan Hester intikam isteyen kocası, korkak aşığı ve onu her fırsatta aşağılayan insanların arasında bir yandan günahının meyvesi olan kızını büyütürken, diğer yandan da ayakta kalmaya ve özgürlüğü için mücadele vermeye çalışır..
Konusu, hatta isimlerin benzerliğiyle bana sık sık Uyandığında’yı anımsattı Kızıl Damga. Ama onun gibi bir solukta okuyamadım nedense.. Tabi bu memnun kalmama ve tavsiye etmeme bir engel değil.. #kzlgezegenöneriyor

Boyalı Peçe – W. Somerset Maugham

Boyalı peçe

Evliliğin sosyal statüyü de beraberinde getirdiği düşüncesiyle yetiştirilen Kitty, sırf annesinin baskısından kurtulabilmek için hiç sevmediği bir adamla evlenir. Mutsuz bir evlilikten gizli bir ilişkiye yol alan Kitty, ihanetinin açığa çıkmasıyla bir anda kendini gerçeklerin acımasızlığının ortasında bulur ve hayatını etkileyecek bir tercih yapmak zorunda kalır.. Gerçek sevgi ve sadakatin karşısında ihanetin, rahibelerin kendine özgü yaşayış tarzının ve can alan koleranın ortasında Kitty’nin kendini ve hayatını anlamlandırmaya çalışmasının hikayesi Boyalı Peçe.. Olayların akışında Kitty’i sevmek ve anlamak pek mümkün değil.. Charles’ı da öyle.. Walter ise bu hikayenin bile bile ölüme giden ve sevgisi uğruna kendini feda eden tarafı.. #kzlgezegenöneriyor

Kabuk – Zeynep Kaçar

Kabuk

Herkesin içinde hapsolduğu, sarındığı bir kabuğu var.. Ya o kabukla sonsuza kadar kimseye değmeden yaşayacak ya da kabuğu kırıp hayata karışacaksınız.. Tabi yaralanmayı da göze alarak.. Üç kadın, üç hayat, üç ayrı kabuk.. Bir ailenin üç kuşak kadınlarının hayatta var olmaya çalışmalarının, kabuk değiştirmelerinin, her kabukta biraz daha yara almalarının hikayesi Kabuk..
Düşünceler ham haliyle yazıldığı için çoğu bölümde noktalama işaretleri yok denecek kadar azdı. Ve bu da bir yerden sonra beni zorladı hatta bazen ne okuduğumu bilemez oldum.. Açıkçası bu kitapta beni çeken şey sadece etkileyici yazım tarzı oldu.. #kzlgezegenöneriyor